قَالَ
اللهُ تَعَالَى: نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ نَبَاَهُمْ بِالْحَقِّ اِنَّهُمْ فِتْيَةٌ
اٰمَنُوا بِرَبِّهِمْ وَزِدْنَاهُمْ هُدًى وَرَبَطْنَا عَلٰى قُلُوبِهِمْ. (سورة
الكهف، ١۳ / ١٤ )
الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا
) :
" بز صنه اونلريك ( أصحابى
كهفيك ) قصصه لرنى دوغرى اولرق نقل أديوروز حقيقت بونلر ، بر قاج كنج يكيت رابلرينه
إيمان أتديلر ، بزده هدايتلرنى آرتردق و قلبلرينه رابطه ورديك . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Muhakkak Allâhü Teâlâ
indinde Îsâ Aleyhisselâm’ın (babasız yaratılmakta) hâli, Âdem Aleyhisselâm’ın
hâli gibidir. Allâhü Teâlâ onu topraktan yarattı sonra da ona ‘ol’ dedi ve
oluverdi. (Bu) hak, senin Rabbindendir, binâenaleyh şüphe edenlerden olma!”
(Âl-i İmrân Sûresi, âyet 59-60)
Hicrî: 26 Rebiulâhir 1441 Fazilet
Takvimi
ASHÂB-I KEHF
Ashâb-ı Kehf, Şâm yakınlarında bir şehirden, her birisi asilzâde birkaç yiğit idiler. İsimleri; Yemlîhâ, Mislînâ, Mekselînâ, Mernûş, Debernûş, Şâzenûş, Kefeştetayyûş idi. Beldenin Kralı Dakyânus ilâhlık dâvâsına kalkmış, halkını kendisine taptırıyordu. Allâhü Teâlâ bu gençlere hidâyet verdi ve birliğini kalplerine ilhâm etti. Onlar ihlâsla müslüman oldular.
Bu haber Dakyânus’a ulaşınca onları huzûruna getirtti ve dinlerinden dönmeye zorladı. Onlar, Allâhü Teâlâ’ya itâatkâr kaldılar ve dinlerinden dönmediler. Gece olunca şehri terk ederek civârda bulunan dağdaki bir mağaraya sığındılar. Kıtmîr diye seslendikleri köpekleri de onları tâkip etti. Orada yattılar, uyudular. Kıtmîr de ön ayaklarını mağaranın kapısı önüne uzattı, başını iki ayağının üstüne koydu ve yattı, uyudu.
Mağarada 309 yıl kaldılar. Kral Dakyânus’tan sonra şehre Hz. Îsâ’nın (a.s.) dininden yeni beyler geldi. Onlar zamanında, öldükten sonra dirilmeyi inkâr edenler çıktı, nicelerinin îtikâdı bozuldu. Allâhü Teâlâ da ölümden sonra dirilmenin hak olduğunu göstermek için onları uyandırdı. Ashâb-ı Kehf’in haberi duyulunca bütün halk itikâdını düzeltti. İmâm-ı Rabbânî Hazretleri Mektûbât-ı Şerîfe’sinde şöyle buyuruyor:
“Bugün (İslâm’ın garîb olduğu zamanda), Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) dîninin hak olduğunu tasdik ederek yapılan az bir amel, çok amel yerine geçer. Bunda şaşılacak bir şey yok. Zîra görmez misin, Ashâb-ı Kehf, elde ettikleri bütün derecelere bir tek iyi amel vâsıtasıyla nâil oldular. Onların yaptığı, inkâr edenlerin istîlâ ettiği bir zamanda, yakînî (hakîkî) îmân nûru sebebiyle Allâhü Teâlâ’nın düşmanlarından firar ve hicret etmekti. Bu şuna benzer; düşmanların gâlib olduğu ve muhâliflerin istîlâ ettiği bir zamanda askerin yapacağı küçük bir hareket, emniyetli bir vakitte yapılan ve bundan kat kat üstün hareketin ulaşamayacağı bir derecede makbûl ve mûteber olur.
(Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 1/ m. 44)
Hicrî: 26 Rebiulâhir 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder