قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلْمُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِ
كَالْبُنْيَانِ يَشُدُّ بَعْضُهُ بَعْضًا. (ق)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " مؤمن
، مؤمن إيجن بر بنا كبى در ، بعضسى بعضسنى باغلار ( قووتلنديرير ) ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“Mümin, mümin için bir binâ gibidir, bazısı bazısını bağlar (kuvvetlendirir).”
(Müttefekun aleyh; Sahîh-i Buhârî ve Müslim)
Hicrî: 08 Rebiulâhir 1441 Fazilet
Takvimi
SULTAN ABDÜLHAMİD HAN’IN BİR HAYIR ESERİ
Saltanatı boyunca ilme, âlimlere ve kitaplara husûsî bir ehemmiyet gösteren Sultan Abdülhamid Han’ın Buhârî-i Şerîf’i bastırarak vakfetmesi, onun az bilinen büyük hizmetlerindendir.
Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en mûteber kitap olan Sahîh-i Buhârî (el-Câmi‘u’s-Sahîh), Kütüb-i Sitte’nin birincisidir. Muhaddislerin reîsi olan İmam Buhârî (rah.) bu eserine 600 bin hadîs-i şerîf arasından seçtiği, 7275 hadîs-i şerîfi almıştır. Mükerrerler çıkarıldığında bu sayı 4000 civarındadır. Büyük muhaddis, 16 yıllık çalışmasında gusledip iki rekât namaz kılmadıkça hiçbir hadîsi eserine yazmamıştır.
Sahîh-i Buhârî’ye Osmanlı devrinde ayrı bir îtinâ gösterilmiş, eserin tâlim ve tedrîsine ehemmiyet verildiği gibi Osmanlı padişahları Buhârî-i Şerîf hatimleri yapılması için vakıflar kurmuşlardır. Bunun yanında Buhârî-i Şerîf’in felâket ve musîbet anlarında, sıkıntılı günlerde ve bilhassa savaş zamanlarında okunduğu, hatta bu usûlün Osmanlı devrinden önceye uzandığı bilinmektedir.
Bizzat Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın da Buhârî-i Şerîf’i çokça okuduğu bilinmektedir. Padişah, kitabın hayır eseri olarak ve çok müstesna bir şekilde basılması için harekete geçmiştir.
Arapça kitap basan matbaalar içinde hem harflerinin güzelliği hem de musahhah (yanlışsız, iyi tashih edilmiş) kitap basmasıyla meşhur olan Mısır’daki meşhur Bulak Matbaası tercih edilmiş, baskıda Sahîh-i Buhârî’nin en mûteber nüshalarından “Yûnînî nüshası” olarak anılan ve İstanbul’da Kütüphâne-i Hümâyun’da muhâfaza edilen nüsha esas alınmıştır. Eserin tashîhi için Câmiü’l-Ezher Şeyhi Hassûne en-Nevâvî Efendi’nin riyâseti altında, dört mezhebin hocaları arasından seçilmiş on altı hadîs âliminden bir heyet teşkîl edilmiştir.
Bir buçuk yıla yakın süren baskısı 1895 yılının Ağustos ayında tamamlanmıştır. Bütün masrafları padişah tarafından karşılanan eser 9 cüz olarak 2000 adet basılarak bütün İslâm âlemine vakfedilmiştir. Buna Sultâniye baskısı da denilmektedir.
Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en mûteber kitap olan Sahîh-i Buhârî (el-Câmi‘u’s-Sahîh), Kütüb-i Sitte’nin birincisidir. Muhaddislerin reîsi olan İmam Buhârî (rah.) bu eserine 600 bin hadîs-i şerîf arasından seçtiği, 7275 hadîs-i şerîfi almıştır. Mükerrerler çıkarıldığında bu sayı 4000 civarındadır. Büyük muhaddis, 16 yıllık çalışmasında gusledip iki rekât namaz kılmadıkça hiçbir hadîsi eserine yazmamıştır.
Sahîh-i Buhârî’ye Osmanlı devrinde ayrı bir îtinâ gösterilmiş, eserin tâlim ve tedrîsine ehemmiyet verildiği gibi Osmanlı padişahları Buhârî-i Şerîf hatimleri yapılması için vakıflar kurmuşlardır. Bunun yanında Buhârî-i Şerîf’in felâket ve musîbet anlarında, sıkıntılı günlerde ve bilhassa savaş zamanlarında okunduğu, hatta bu usûlün Osmanlı devrinden önceye uzandığı bilinmektedir.
Bizzat Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın da Buhârî-i Şerîf’i çokça okuduğu bilinmektedir. Padişah, kitabın hayır eseri olarak ve çok müstesna bir şekilde basılması için harekete geçmiştir.
Arapça kitap basan matbaalar içinde hem harflerinin güzelliği hem de musahhah (yanlışsız, iyi tashih edilmiş) kitap basmasıyla meşhur olan Mısır’daki meşhur Bulak Matbaası tercih edilmiş, baskıda Sahîh-i Buhârî’nin en mûteber nüshalarından “Yûnînî nüshası” olarak anılan ve İstanbul’da Kütüphâne-i Hümâyun’da muhâfaza edilen nüsha esas alınmıştır. Eserin tashîhi için Câmiü’l-Ezher Şeyhi Hassûne en-Nevâvî Efendi’nin riyâseti altında, dört mezhebin hocaları arasından seçilmiş on altı hadîs âliminden bir heyet teşkîl edilmiştir.
Bir buçuk yıla yakın süren baskısı 1895 yılının Ağustos ayında tamamlanmıştır. Bütün masrafları padişah tarafından karşılanan eser 9 cüz olarak 2000 adet basılarak bütün İslâm âlemine vakfedilmiştir. Buna Sultâniye baskısı da denilmektedir.
Hicrî: 08 Rebiulâhir 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder