قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَا تُمَارِ أَخَاكَ وَلَا
تُمَازِحْهُ وَلَا تَعِدْهُ مَوْعِدَةً فَتُخْلِفَهُ. (ت)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " ( مؤمن ) قردشنله مناقشه
أتمه ، اونه (حوشلانماياجاغى ) شقه يابمه و اونه يرينه كترميه جكيك بر وعدته
بولنمه ."
Resûlullah Efendimiz
sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “(Mümin) kardeşinle münâkaşa etme, ona
(hoşlanmayacağı) şaka yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir vaatte bulunma.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 01 Safer 1441 Fazilet
Takvimi
ALLÂHÜ TEÂLÂ’NIN HASMI OLACAK ÜÇ SINIF İNSAN
Resûlullah (sallâllahu aleyhi ve sellem) Efendimiz şöyle buyurdular:
“Azîz ve Celîl olan Allah şöyle buyurmuştur:
“Üç (sınıf insan) vardır ki kıyâmet gününde ben onların hasmıyım;
• Bana (mukaddes ismime) yemin edip de sonra ahdini bozan kimse.
• Hür bir insanı köle diye satıp da onun bedelini yiyen kimse.
• Tuttuğu işçiyi çalıştırıp da ücretini vermeyen kimse.”
Cenâb-ı Hakk’ın, üç sınıf insanın kıyâmet gününde hasmıyım, dâvâcısıyım buyurması, bu üç sınıfın göreceği azâbın şiddetini ifâde eder. Bu husûmet-i ilâhiyenin bütün zâlimlere şâmil olduğu muhakkak ve kat’î olduğu halde burada bu üç sınıfın husûsî olarak zikredilmesi de bunlara taalluk edecek azâbın şiddetinde daha bir husûsiyet bulunduğuna delâlet eder.
Allâhü Teâlâ’nın ismini anarak verilen yemini bozmak, Allah adına yapılması vâcib olan ihtiramı bozup parçalamaktır ki büyük bir cinayettir. Hiç şüphesiz bu cinayeti işleyen şahıs, Allâh’ın gadabına uğramayı ve en ağır cezayı çekmeyi hak etmiştir.
Zulümle hür bir adamı esir pazarında satmak, İslâm şerîatının emniyete almaya çalıştığı şahsî hürriyete tecavüzdür. Bu da en ağır bir cinâyettir. İslâm, esâreti kaldırmayı, hiç olmazsa bu zavallı esirler için hürlerin yaşadığı hayatın temin edilmesini emir buyurmuştur. İslam şerîatı, Müslümanların, birbirinin şahsî hürriyetine taarruz etmelerine ve netice olarak bir içtimâî kargaşanın vukûuna kayıtsız kalmamıştır.
Bir kişiyi karşılıksız, ücretsiz olarak çalıştırmak da hür kimsenin satılması derecesinde zulümdür.
“Azîz ve Celîl olan Allah şöyle buyurmuştur:
“Üç (sınıf insan) vardır ki kıyâmet gününde ben onların hasmıyım;
• Bana (mukaddes ismime) yemin edip de sonra ahdini bozan kimse.
• Hür bir insanı köle diye satıp da onun bedelini yiyen kimse.
• Tuttuğu işçiyi çalıştırıp da ücretini vermeyen kimse.”
Cenâb-ı Hakk’ın, üç sınıf insanın kıyâmet gününde hasmıyım, dâvâcısıyım buyurması, bu üç sınıfın göreceği azâbın şiddetini ifâde eder. Bu husûmet-i ilâhiyenin bütün zâlimlere şâmil olduğu muhakkak ve kat’î olduğu halde burada bu üç sınıfın husûsî olarak zikredilmesi de bunlara taalluk edecek azâbın şiddetinde daha bir husûsiyet bulunduğuna delâlet eder.
Allâhü Teâlâ’nın ismini anarak verilen yemini bozmak, Allah adına yapılması vâcib olan ihtiramı bozup parçalamaktır ki büyük bir cinayettir. Hiç şüphesiz bu cinayeti işleyen şahıs, Allâh’ın gadabına uğramayı ve en ağır cezayı çekmeyi hak etmiştir.
Zulümle hür bir adamı esir pazarında satmak, İslâm şerîatının emniyete almaya çalıştığı şahsî hürriyete tecavüzdür. Bu da en ağır bir cinâyettir. İslâm, esâreti kaldırmayı, hiç olmazsa bu zavallı esirler için hürlerin yaşadığı hayatın temin edilmesini emir buyurmuştur. İslam şerîatı, Müslümanların, birbirinin şahsî hürriyetine taarruz etmelerine ve netice olarak bir içtimâî kargaşanın vukûuna kayıtsız kalmamıştır.
Bir kişiyi karşılıksız, ücretsiz olarak çalıştırmak da hür kimsenin satılması derecesinde zulümdür.
(Tecrîd-i Sarîh Tercemesi ve Şerhi)
Hicrî: 01 Safer 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder