قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَأْتِي عَلَى النَّاسِ زَمَانٌ
اَلصَّابِرُ فِيهِمْ عَلَى دِينِهِ كَالْقَابِضِ عَلَى الْجَمْرِ. (ت)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " إنسانلر أؤزرينه أؤيله بر
زمان كله جككى ، او زمانده ديننى محافظه إيجن صبر أدن كمسه ، آتش قورونى ألنده
طوطان كبى اولاجقدر ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi
ve sellem buyurdular: “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, o zamanda
dînini muhâfaza için sabreden kimse, ateş korunu elinde tutan gibi olacaktır.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 12 Safer 1441 Fazilet
Takvimi
PEYGAMBERİMİZİN ÜÇ TEMENNÎSİ
Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular ki:
“Yeryüzü benim için dürüldü, hatta doğusunu ve batısını gördüm. İki cins hazîne: Sarı yahut kızıl ve beyaz; yani altın ve gümüş hazîneler bana verildi. Ve denildi ki: Mülkün (ve ümmetinin mülkü) sana dürülüp gösterilen yerlere ulaşacaktır.
Muhakkak ben Allâhü Teâlâ’dan üç şey istedim:
• Ümmetime açlığı musallat kılarak tamamını birden helâk etmemesini.
• Onları fırkalara ayırmamasını.
• Bazısının diğer bazısının kanına girmemesini.
Bana: “Ben bir şeye hükmettiğimde artık ondan dönüş yoktur. Ben, ümmetin üzerine onları toptan helâk edecek bir açlık musallat etmem. Kendilerinden olmayan bir düşman musallat olup da onların tamamını imhâ etmezler.” denildi. Ama ümmetim arasında bir kere harp başladı mı artık o kıyâmet gününe kadar kaldırılmaz.
Muhakkak benim, ümmetim üzerine en çok korktuğum, hak yoldan çıkaran idarecilerdir. Ümmetimden bazı kabîleler putlara tapacaklar, bazı kabîleler müşriklere tâbi olacaklar. Kıyâmetin kopmasından önce otuza yakın yalancı deccal zuhur eder ki tamamı kendisinin nebî olduğunu zanneder. Ümmetimden düşmanlarına karşı dâimâ galip gelen ve kendilerine muhâlefet edenlerin aslâ zarar veremeyeceği bir topluluk, Allâh’ın emri yani kıyâmete yahut müminlerin ruhlarını alacak rüzgârın eseceği vakte kadar devamlı bulunacaktır.” (Sünen-i İbn-i Mâce)
“Yeryüzü benim için dürüldü, hatta doğusunu ve batısını gördüm. İki cins hazîne: Sarı yahut kızıl ve beyaz; yani altın ve gümüş hazîneler bana verildi. Ve denildi ki: Mülkün (ve ümmetinin mülkü) sana dürülüp gösterilen yerlere ulaşacaktır.
Muhakkak ben Allâhü Teâlâ’dan üç şey istedim:
• Ümmetime açlığı musallat kılarak tamamını birden helâk etmemesini.
• Onları fırkalara ayırmamasını.
• Bazısının diğer bazısının kanına girmemesini.
Bana: “Ben bir şeye hükmettiğimde artık ondan dönüş yoktur. Ben, ümmetin üzerine onları toptan helâk edecek bir açlık musallat etmem. Kendilerinden olmayan bir düşman musallat olup da onların tamamını imhâ etmezler.” denildi. Ama ümmetim arasında bir kere harp başladı mı artık o kıyâmet gününe kadar kaldırılmaz.
Muhakkak benim, ümmetim üzerine en çok korktuğum, hak yoldan çıkaran idarecilerdir. Ümmetimden bazı kabîleler putlara tapacaklar, bazı kabîleler müşriklere tâbi olacaklar. Kıyâmetin kopmasından önce otuza yakın yalancı deccal zuhur eder ki tamamı kendisinin nebî olduğunu zanneder. Ümmetimden düşmanlarına karşı dâimâ galip gelen ve kendilerine muhâlefet edenlerin aslâ zarar veremeyeceği bir topluluk, Allâh’ın emri yani kıyâmete yahut müminlerin ruhlarını alacak rüzgârın eseceği vakte kadar devamlı bulunacaktır.” (Sünen-i İbn-i Mâce)
BİR FETVÂ: YARIŞTA HEDİYE MESELESİ
Bedel bir taraftan olduğu zaman; yani “Eğer sen beni geçersen sana şu kadar vereceğim. Eğer ben seni geçersem bana bir şey yok” denildiği takdirde yarış câizdir. Şayet bedel her iki taraftan olursa bu kumara girer ve haramdır. (el-Fetâva’l-Hindiyye)
Hicrî: 12 Safer 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder