قَالَ
اللهُ تَعَالَى:...وَالَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فِى رَوْضَاتِ
الْجَنَّاتِ، لَهُمْ مَا يَشَۤاؤُنَ عِنْدَ رَبِّهِمْ، ذٰلِكَ هُوَ الْفَضْلُ
الْكَبِيرُ. (سورة الشورى، ۲۲ )
الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا ) :
" ... إيمان أديب صالح عمل
إشلينلر إيسه جنت بحجه لرينيك إيجنده ديرلر . اونلر إيجن رابلرى عندنده إسته دكلرى
هر شى واردر . إشته او ، أك بيوك إنايت ( لطف ) بودور ."
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “…Îman edip sâlih amel
işleyenler ise cennet bahçelerinin içindedirler. Onlar için Rableri indinde
istedikleri her şey vardır. İşte o, en büyük inâyet (lütuf) budur.”
(Şûrâ
Sûresi, âyet 22)
Hicrî: 21 Safer 1441 Fazilet
Takvimi
CENNET EHLİNİN EFENDİLERİ
Ebû Hüreyre (radıyallâhü anh) dedi ki:
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) Ashâbı ile bir halkada otururlarken bir ara:
“Muhakkak yarın cennet ehlinden olan bir kimse sizin ile beraber namaz kılar.” buyurdular.
O kişi ben olmayı arzuladım. Sabah olunca erkenden gidip Peygamber Efendimizin (s.a.v.) arkasında namazımı kıldım. İnsanlar dağılıncaya kadar mescitte bekledim. Sadece ben ve Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) kaldık.
Biraz sonra kıptîlere mahsus beyaz keten bir elbise giyinmiş siyâhî bir kimse geldi. Elini Peygamber Efendimizin (s.a.v.) elleri üzerine koyarak:
“Yâ Nebiyyallah, benim için Allâhü Teâlâ’ya duâ ediver.” dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onun şehit olması için duâ ettiler. Muhakkak biz ondan çok güzel bir koku alıyorduk. Ben:
“Yâ Resûlallah, o kişi bu mu?” dedim. Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem):
“Evet, muhakkak o falanın kölesidir.” buyurdu. Ben:
“Ya Resûlallah, onu satın alıp âzat etmeyecek misiniz?” dedim. Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Muhakkak Allâhü Teâlâ’nın şu kimseyi cennet ehlinin efendilerinden kılmayı murad ettiğini görüyorum. Ey Ebû Hüreyre, cennet ehlinin hükümdarları ve efendileri vardır. Bu siyâhî zât da cennet ehlinin efendilerinden biridir.” buyurdular.
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) Ashâbı ile bir halkada otururlarken bir ara:
“Muhakkak yarın cennet ehlinden olan bir kimse sizin ile beraber namaz kılar.” buyurdular.
O kişi ben olmayı arzuladım. Sabah olunca erkenden gidip Peygamber Efendimizin (s.a.v.) arkasında namazımı kıldım. İnsanlar dağılıncaya kadar mescitte bekledim. Sadece ben ve Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) kaldık.
Biraz sonra kıptîlere mahsus beyaz keten bir elbise giyinmiş siyâhî bir kimse geldi. Elini Peygamber Efendimizin (s.a.v.) elleri üzerine koyarak:
“Yâ Nebiyyallah, benim için Allâhü Teâlâ’ya duâ ediver.” dedi. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onun şehit olması için duâ ettiler. Muhakkak biz ondan çok güzel bir koku alıyorduk. Ben:
“Yâ Resûlallah, o kişi bu mu?” dedim. Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem):
“Evet, muhakkak o falanın kölesidir.” buyurdu. Ben:
“Ya Resûlallah, onu satın alıp âzat etmeyecek misiniz?” dedim. Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Muhakkak Allâhü Teâlâ’nın şu kimseyi cennet ehlinin efendilerinden kılmayı murad ettiğini görüyorum. Ey Ebû Hüreyre, cennet ehlinin hükümdarları ve efendileri vardır. Bu siyâhî zât da cennet ehlinin efendilerinden biridir.” buyurdular.
(Muhtasar Târih-i Dımaşk)
BEYİTLER:
Efendi nefsine âgâh olagör.
Mücâhid fî-sebîlillâh olagör.
Hevâ-yı nefsini kam‘ eyleyen er,
Cihâd-ı ekber eyler ey birâder.
Mücâhid fî-sebîlillâh olagör.
Hevâ-yı nefsini kam‘ eyleyen er,
Cihâd-ı ekber eyler ey birâder.
(Nâbî)
(Kam‘ eyleyen: Zelil eden, kahreden. Cihâd-ı ekber: en büyük cihad.)
(Kam‘ eyleyen: Zelil eden, kahreden. Cihâd-ı ekber: en büyük cihad.)
Hicrî: 21 Safer 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder