قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ دَعَا إِلَى هُدًى كَانَ
لَهُ مِنَ الْأَجْرِ مِثْلُ أُجُورِ مَنْ يَتَّبِعُهُ لَا يَنْقُصُ ذٰلِكَ مِنْ
أُجُورِهِمْ شَيْئًا. (ت)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " إنسانلرى هدايته (
إنكاردان إيمانه ، عصيان دان إطاعته و غفلتدن اويانمايه ) جاغران كمسيه ، كندسينه
اويانلريك ثواب قدار ثواب وريلر . بو ، اونلريك ثوابندان ده بر شى أكسلتمز ."
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.)
buyurdular: “İnsanları hidâyete (inkârdan îmâna, isyandan itâate ve gafletten
uyanmaya) çağıran kimseye, kendisine uyanların sevâbı kadar sevap verilir. Bu,
onların sevâbından da bir şey eksiltmez.”
(Sünen-i Tirmizî)
Hicrî: 16 Safer 1441 Fazilet
Takvimi
HAZRET-İ SÂLİH ALEYHİSSELÂM
Hazret-i Sâlih Aleyhisselâm, Şam ile Hicaz arasında “Hicr” denilen mahalde yaşayan “Semûd” kavmine Peygamber olarak gönderilmiştir. Bu kavim, dağları delmiş, taşları oymuş, kendilerine pek sağlam binalar yapmışlar, fakat doğru yoldan da çıkmışlardı.
Hz. Sâlih Aleyhisselâm’ın yirmi sene devam eden emirlerine, nasîhatlerine kulak vermediler. “Sakın dokunmayınız!” diye tenbih ettiği hârikulâde bir deveyi boğazladılar. Nihâyet dehşetli bir ses ile yerlere serilip helâk oldular. Sâlih Aleyhisselâm da kendisine îmân edenler ile beraber çıkıp evvela Şam’a, Filistin’e, sonra da Mekke-i Mükerreme’ye gitti.
Sâlih Aleyhisselâm seksen beş sene veya iki yüz sene yaşamıştır. Kabr-i şerîfleri Mekke-i Mükerreme’de, Hacerü’l-Esved ile Makâm-ı İbrahim arasındadır.
Hz. Sâlih Aleyhisselâm’ın yirmi sene devam eden emirlerine, nasîhatlerine kulak vermediler. “Sakın dokunmayınız!” diye tenbih ettiği hârikulâde bir deveyi boğazladılar. Nihâyet dehşetli bir ses ile yerlere serilip helâk oldular. Sâlih Aleyhisselâm da kendisine îmân edenler ile beraber çıkıp evvela Şam’a, Filistin’e, sonra da Mekke-i Mükerreme’ye gitti.
Sâlih Aleyhisselâm seksen beş sene veya iki yüz sene yaşamıştır. Kabr-i şerîfleri Mekke-i Mükerreme’de, Hacerü’l-Esved ile Makâm-ı İbrahim arasındadır.
ÖLÜMÜ HATIRLAMAK
Peygamberimiz (s.a.v.): “(Geçici) dünya lezzetlerini temelinden yıkıp mahveden ölümü çokça hatırlayınız.” buyurmuşlardır. Ölümü hatırlamayı terk etmek, kalbin katılaşmasına ve nasîhatın tesir etmemesine sebep olur.
Ölümü hatırlamak bir manevî ilaçtır ki maişetinin darlığı sebebiyle sıkıntılara dûçâr olan insan, ölümü hatırlarsa nefsi genişleyerek ferahlanır. Yine maddi imkân ve zenginliğine mağrur olmuş bir adam ölümü hatırlasa, bu gurur hâli kendinden gider, mütevâzı bir hâle girer.
Ölümü sık sık hatırlamanın üç faydası vardır: Tevbe etmekte acele ettirir, kalbin kanâatine vesîle olur; ibâdetlerden lezzet almayı temin eder. Ölümü hatırlamayı terk etmenin de üç âfeti vardır: Tevbe etmeyi geciktirir; kâfî miktar rızka râzı olmaz; ibâdetlerde tembellik gösterir.
Kasas Sûresinin, 77. âyet-i celîlesinde “Ve dünyadan nasîbini unutma” buyurulmuştur. Asıl dünyadan nasîb ise “Dünya, âhiretin mezraası (tarlası)dır” buyurulduğu üzere âhiret için hazırlanan azık, âhirete kalacak ameldir. Yoksa dünyadan nasîb, nihâyet bir kefendir. Gâfil olmamalıdır ki ölüm meleği her âdemoğlunun yüzüne günde 366 defa nazar eder.
Ölümü hatırlamak bir manevî ilaçtır ki maişetinin darlığı sebebiyle sıkıntılara dûçâr olan insan, ölümü hatırlarsa nefsi genişleyerek ferahlanır. Yine maddi imkân ve zenginliğine mağrur olmuş bir adam ölümü hatırlasa, bu gurur hâli kendinden gider, mütevâzı bir hâle girer.
Ölümü sık sık hatırlamanın üç faydası vardır: Tevbe etmekte acele ettirir, kalbin kanâatine vesîle olur; ibâdetlerden lezzet almayı temin eder. Ölümü hatırlamayı terk etmenin de üç âfeti vardır: Tevbe etmeyi geciktirir; kâfî miktar rızka râzı olmaz; ibâdetlerde tembellik gösterir.
Kasas Sûresinin, 77. âyet-i celîlesinde “Ve dünyadan nasîbini unutma” buyurulmuştur. Asıl dünyadan nasîb ise “Dünya, âhiretin mezraası (tarlası)dır” buyurulduğu üzere âhiret için hazırlanan azık, âhirete kalacak ameldir. Yoksa dünyadan nasîb, nihâyet bir kefendir. Gâfil olmamalıdır ki ölüm meleği her âdemoğlunun yüzüne günde 366 defa nazar eder.
Hicrî: 16 Safer 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder