قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَخْلِصُوا
أَعْمَالَكُمْ لِلّٰهِ عَزَّ وَجَلَّ فَإِنَّ اللهَ لَا يَقْبَلُ إِلَّا مَا
أُخْلِصَ لَهُ. (قط)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " أى إنسانلر ! عمللرينزى
الله عز وجلله إيجن إخلاصلى يابنز . زيرى الله تعالى آنجق كندسى إيجن إخلاصله
يابلان عمللرى قبول أدر ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem
buyurdular: “Ey insanlar! Amellerinizi Allah Azze ve Celle için ihlâslı
yapınız. Zîra Allâhü Teâlâ ancak kendisi için ihlâsla yapılan amelleri kabul
eder.”
(Sünen-i Dârekutnî)
Hicrî: 17 Safer 1441 Fazilet
Takvimi
AMELLERİ ALLAH RIZÂSI İÇİN YAPMANIN KERÂMETİ
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
“(İsrâiloğullarından) üç kişi sefere çıkmış giderken yağmura tutularak dağda bir mağaraya sığınmışlar, bir kaya düşüp mağaranın kapısını kapatmış. Birbirlerine ‘İşlediğimiz en iyi hayır işleri yâd ederek Allâh’a duâ edelim. Cenâb-ı Hakk’ın kapıyı açması umulur.” demişler.
Birincisi: “Ey Allâh’ım! Bilirsin ki, benim yaşlı ihtiyar anam ve babam; bir de küçük kız çocuğum vardı. Ben her gün koyunlarımla meraya çıkar, onları otlatır, sonra gelip sağardım. Sütü getirir, ihtiyar ana babama, sonra çocuğuma ve âile efrâdıma içirirdim. Bir gece geç kalmıştım. Geldiğimde ebeveynim uyumuşlardı. Uyandırmak istemedim. Ayak ucumda da çocuğum durmadan ağlıyordu. (Fakat ben, anne ve babam içmeden çocuğa içirmeyi doğru bulmuyordum.) İşte o gece onlar uyuyarak, ben başlarında bekleyerek sabahladık. Allâh’ım! Sen pekiyi bilirsin ki, ben bunu yalnız senin rızân için yaptım. Lütfunla şu kapıyı biraz aç da gökyüzünü görelim!” diye duâ etti. Bunun üzerine kapı biraz açıldı.
İkincisi: “Allâh’ım! Sen en iyi bilirsin ki ben, amcamın kızlarından birisini severdim. Ben ona muhabbet gösterdikçe, ‘Bana yüz dinar vermedikçe benden bir karşılık göremezsin.’ derdi. Çalıştım, nihâyet bu parayı kazanıp amcamın kızına getirdim. Bana: Ey Allâh’ın kulu, Allah’tan kork! dedi. Ben de kalktım, bırakıp çekildim. Ey Rabbim, Sen pekiyi bilirsin! Ben bunu yalnız senin rızân için yaptım, inâyetinle bizi buradan kurtar!” dedi. Bunun üzerine kapının üçte ikisi açıldı.
Üçüncüsü: “Allâh’ım! Sen her şeyi bilirsin ki, ben bir ölçek darı ile bir işçi kiralamıştım. Verdiğim halde bu adam ücretini almadan bırakıp savuşmuştu. Ben bunun darısını ektim. Mahsûlü ile bir sığır sürüsü, bir de çoban aldım. Bir müddet sonra bu işçi geldi ve bana: ‘Ey Allâh’ın kulu, benim hakkımı ver!’ dedi. Ben de ona haydi git, şu sığırlar ve çoban senindir, dedim. Bana: Benimle alay mı ediyorsun! dedi. Ben; hayır, alay etmiyorum, hakikaten bunlar senindir, dedim. Bunları alıp götürdü. Yâ Rab! Sen her şeyi bilirsin! Ben bu malı ancak senin rızan için verdim. Lüftunla bizi buradan kurtar!” diye duâ etti. Mağaranın kapısı tamamıyla açıldı, üç arkadaş mağaradan çıktılar.”
“(İsrâiloğullarından) üç kişi sefere çıkmış giderken yağmura tutularak dağda bir mağaraya sığınmışlar, bir kaya düşüp mağaranın kapısını kapatmış. Birbirlerine ‘İşlediğimiz en iyi hayır işleri yâd ederek Allâh’a duâ edelim. Cenâb-ı Hakk’ın kapıyı açması umulur.” demişler.
Birincisi: “Ey Allâh’ım! Bilirsin ki, benim yaşlı ihtiyar anam ve babam; bir de küçük kız çocuğum vardı. Ben her gün koyunlarımla meraya çıkar, onları otlatır, sonra gelip sağardım. Sütü getirir, ihtiyar ana babama, sonra çocuğuma ve âile efrâdıma içirirdim. Bir gece geç kalmıştım. Geldiğimde ebeveynim uyumuşlardı. Uyandırmak istemedim. Ayak ucumda da çocuğum durmadan ağlıyordu. (Fakat ben, anne ve babam içmeden çocuğa içirmeyi doğru bulmuyordum.) İşte o gece onlar uyuyarak, ben başlarında bekleyerek sabahladık. Allâh’ım! Sen pekiyi bilirsin ki, ben bunu yalnız senin rızân için yaptım. Lütfunla şu kapıyı biraz aç da gökyüzünü görelim!” diye duâ etti. Bunun üzerine kapı biraz açıldı.
İkincisi: “Allâh’ım! Sen en iyi bilirsin ki ben, amcamın kızlarından birisini severdim. Ben ona muhabbet gösterdikçe, ‘Bana yüz dinar vermedikçe benden bir karşılık göremezsin.’ derdi. Çalıştım, nihâyet bu parayı kazanıp amcamın kızına getirdim. Bana: Ey Allâh’ın kulu, Allah’tan kork! dedi. Ben de kalktım, bırakıp çekildim. Ey Rabbim, Sen pekiyi bilirsin! Ben bunu yalnız senin rızân için yaptım, inâyetinle bizi buradan kurtar!” dedi. Bunun üzerine kapının üçte ikisi açıldı.
Üçüncüsü: “Allâh’ım! Sen her şeyi bilirsin ki, ben bir ölçek darı ile bir işçi kiralamıştım. Verdiğim halde bu adam ücretini almadan bırakıp savuşmuştu. Ben bunun darısını ektim. Mahsûlü ile bir sığır sürüsü, bir de çoban aldım. Bir müddet sonra bu işçi geldi ve bana: ‘Ey Allâh’ın kulu, benim hakkımı ver!’ dedi. Ben de ona haydi git, şu sığırlar ve çoban senindir, dedim. Bana: Benimle alay mı ediyorsun! dedi. Ben; hayır, alay etmiyorum, hakikaten bunlar senindir, dedim. Bunları alıp götürdü. Yâ Rab! Sen her şeyi bilirsin! Ben bu malı ancak senin rızan için verdim. Lüftunla bizi buradan kurtar!” diye duâ etti. Mağaranın kapısı tamamıyla açıldı, üç arkadaş mağaradan çıktılar.”
(Sahîh-i Buhâri)
Hicrî: 17 Safer 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder