قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: بَيْنَ الْعَالِمِ وَالْعَابِدِ
سَبْعُونَ دَرَجَةً. (فيض)
رسول الله أفندمز ( ﷺ )
بيوردولر ،: " ( علمى إيله عمل أدن ) عالم إيله عابد ( عالم
اولماديغى حالده عبادت أدن ) كمسه آراسنده ( جنتده ) يتمش دره جه واردر ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:
“(İlmiyle amel eden) âlim ile âbid (âlim olmadığı hâlde ibâdet eden) kimse
arasında (cennette) yetmiş derece vardır.”
(Münâvî, Feyzü’l-Kadîr)
Hicrî: 28 Safer 1441 Fazilet
Takvimi
ZİKRİN FAZÎLETİ
Muhakkak Allâh’ı zikir, nefse en güç gelen ve sevâbı da en çok olan ameldir. Evliyâdan Sehl bin Abdullah Tüsterî (rahimehullâh) demiştir ki: “İhlâsla denilen lâ ilâhe illallâh’ın mükâfâtı ancak cemâl-i ilâhîye bakmaktır. Muhakkak Allâh’ı zikir, kalplerin cilâsıdır.”
Kelime-i tevhîd, îmânın alemidir, zîra bir kimse kelime-i tevhîdi okuduğunda Müslüman olduğuyla hükmolunur.
Zikir de îmânın alemidir, nifaktan berâettir, şeytana karşı koruyucu en sağlam kaledir, insanı düşmanlarının şerrinden korur. İbâdetin özüdür, dünya ve âhirette bütün isteklere onunla kavuşulur.
Zikrin en mühim âdâbı kalp huzuruyla ve ihlâsla yapılmasıdır.
Gizli zikir, âşikâre zikirden yetmiş kat üstündür. Hadîs-i şerîfte “Zikrin hayırlısı gizli olanıdır” buyurulmuştur. (Mir’âtü’l-Hâmidîn)
GIDANIN EHEMMİYETİ
Şâfiî fakîhlerinden Ebû Muhammed el-Cüveynî (rahmetullâhi aleyh) bir gün evine girdi. İleride kendisi gibi büyük Şâfiî âlimlerinden olacak olan oğlu Ebu’l-Meâlî İmâmü’l-Haremeyn, o vakit henüz beşikte bir bebek idi. Onun ızdırap içinde kendini paralarcasına ağladığını işitti. Hizmetçilere sebebini sordu.
“Biraz evvel ağlamaya başlamıştı, annesi de burada olmadığından falancanın evinden bir câriye getirttik, çocuğu emzirdi. Ama susacak yerde ağlaması şiddetlendi” dediler.
Ebû Muhammed (rahmetullâhi aleyh) hemen kundağı çözerek bebeği, o yabancı kadından emdiği sütü kusturana kadar başı aşağı hareket ettirdi. Ondan sonra bebeğin ağlaması biraz yatıştı.
Ebû Muhammed (rahmetullâhi aleyh) evlâdının terbiyesine, yediklerine, hatta içtiği sütüne bile çok dikkat ederdi. Nitekim ileride büyük âlimlerden olan oğlunun bazı münâzaralarda hata ettiğini gördüğü vakit: “Bu hatalar o zaman emdiği sütten midesinde kalanlar sebebiyledir.” derdi.
(et-Tedvîn fî-Ahbârı Kazvîn, Ebu’l-Kasım Râfiî-i Kazvînî)
Hicrî: 28 Safer 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder