قَالَ اللهُ تَعَالَى : مَنْ جَٓاءَ بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ خَيْرٌ مِنْهَا وَمَنْ جَٓاءَ بِالسَّيِّئَةِ فَلَا يُجْزَى الَّذِينَ عَمِلُوا السَّيِّـَٔاتِ اِلَّا مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ. (سورة القصص، ٨٤)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) :هر كيم بر إيلك إيله كليرسه اوكا ، بوندان دها خيرلسى واردر . هر كيم ده بر كوتولك إيله كليرسه كوتولكلرى إشلينلر ، سادجه يابدقلرى إيله جزالانديريلرلر ، . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “…Her kim bir iyilik ile gelirse ona, bundan daha hayırlısı vardır. Her kim de bir kötülük ile gelirse kötülükleri işleyenler, sadece yaptıkları ile cezalandırılırlar.”
(Kasas Sûresi, âyet 84))
Hicrî: 22 Şâbân 1445 Fazilet Takvim
KUL DÜNYADA NE İŞLERSE ÂHİRETTE KARŞILIĞINI GÖRÜR
Kasas Sûresi’nin 84. âyet-i kerîmesinde, güzel amellerde bulunanların âhirette kat kat mükâfatlara nâil olacaklarına, kötü amellerde bulunanların da o amellerine göre cezaya uğrayacaklarına işaret buyurulmaktadır.
Bu dünyadan âhiret âlemine her kim hasene (iyilik ve güzellik) ile gelirse; yani Allâh’ın dini ile vasıflanmış, güzel amele nâil olmuş bir hâlde ölüp âhirete kavuşursa, takvâ ile Hakk’ın huzuruna varırsa onun için o getirdiğinden daha hayırlısı, daha güzeli vardır. O güzel amelinin en az on misli veya yetmiş veyahut yedi yüz misli sevaba nâil olur; ihlâsına, faziletine göre kat kat mükâfata kavuşur.
Allâhü Teâlâ, Kasas Sûresi’nin 60. âyet-i kerîmesinde -meâlen-: “Ve size ne şey verilmiş ise ancak dünya hayatına ait metâdan ve onun ziynetinden ibarettir. Allah indinde olan ise daha hayırlıdır ve bâkîdir. Artık akıl erdirmez misiniz?” buyurmaktadır. Bu âyet-i kerîme, dünya varlığı ile âhiret varlığı arasındaki büyük farkı bildirmektedir. Güzel amellerinden dolayı İlâhî vaade nâil olanlar ile dünya metâına aldanıp dînî terbiyeden mahrum kalarak -âhirette- azâba dûçâr olanların aralarındaki farkı bildirmektedir.
Her kim de seyyie (kötülük) ile gelirse; yani Cenâb-ı Hakk’ın nehyetmiş olduğu bir fenalığı işlemiş, ondan tevbe ve istiğfar etmeyip pişman olmamış bulunursa artık o kötülük yapanlar da ancak o yaptıkları ile, o işledikleri mâsiyetin (günahın) tam bir misliyle cezalandırılırlar, cezaları amellerine denk bulunmuş olur. Bu da bir fazl-ı İlâhî’dir ki iyiliklerin mükâfatını kat kat vereceği hâlde kötülüklerin cezasını ise ancak o kötülüğe denk bir surette verecektir.
Kâfirler, âhirette ebedî olarak azâp göreceklerdir. Çünkü onlar dünyadayken ebediyen yaşayacak olsalar, devamlı küfür üzere sebat edeceklerine azmetmiş oldukları için cezaları da öyle ebedî olacaktır.
Hicrî: 22Şâbân 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder