قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ اللهَ قَالَ: مَنْ عَادَى لِي وَلِيًّا فَقَدْ آذَنْتُهُ بِالْحَرْبِ. (خ)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : الله تعالى بيوردوكى : كيم ، بنم ولى بر قلومه دشمانلق أدرسه محقق كى بن ده اونه حرب إيلان أدرم . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Allâhü Teâlâ buyurdu ki: Kim, benim velî bir kuluma düşmanlık ederse muhakkak ki ben de ona harp ilan ederim.”
(Sahîh-i Buhârî)
Hicrî: 20 Şâbân 1445 Fazilet Takvim
İHLÂS VE SAMİMİYETİN NETİCESİ
Abdülganî Nablûsî merhûm (1641-1731) “el-Hakîkat ve’l-Mecâz fî-Rıhleti’ş-Şâm ve Mısır ve’l-Hicâz” isimli Hac seyâhatnâmesinde şöyle anlatmıştır:
“Dımaşk’tan tanıdığım sâlih bir genç vardı, bana şöyle anlatmıştı: Bir sene ilim tahsili için Medîne-i Münevvere’de kaldığım sırada, harçlığım tükendi, elimde hiçbir şey kalmadı. Ben de bir arkadaşımdan, evliyâdan bir zâtın bir kitabını ödünç aldım. O kitabı istinsâh etmek (yazarak çoğaltmak) ve satarak biraz harçlık temin etmek istedim. Kitabı istinsâh ettiğimde kalbime Mescid-i Kubâ’yı ziyaret etme arzusu düştü. Yazdığım varakları, göğsümün üzerinde, elbisemin arasına sıkıştırdım. Bineğime binip Mescid-i Kubâ’ya gittim.
Kubâ’ya vardığımda, Kubâ köyünün çocukları gelip âdetleri üzere mescidin kapısında bineğimi tuttular. Ben mescide girdim, iki rekât namaz kılıp sıkıntılarımın gitmesi için dua ettim.
Mescitten çıktığımda çocuklar, binmem için bineğimi önüme getirdiler. Âdeten onlara bir şeyler hediye etmem icap ediyordu. Ancak verecek hiçbir şeyim de olmadığından sanki kesemi düşürüp kaybetmiş gibi yapmak için elimi göğsüme uzattım. Yazdığım varakların arasında bir kabarıklık hissettim. Baktığımda varakların içinde beş altın olduğunu gördüm. Birisini gümüş paralara bozdurup çocuklara verdim. Kalanı ile de ihtiyaçlarımı giderdim.”
Bu, hem o kitabını istinsâh ettiğim evliyânın bir kerâmeti hem de Mescid-i Kubâ’nın bereketidir. Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat akidesine göre evliyânın kerâmeti hayatta olsalar da vefat etmiş olsalar da haktır.
ŞÂİR NÂBÎ’DEN
Savmdır kullarına lutf-i Hudâ
Savme bizzât eder Allah cezâ
Savm mâide-i rahmetdir
Nûrdan, sâime bir hil‘atdir
Savmdır kâbil-i ketm ü ihfâ
Dahle fırsat bulamaz savme riyâ
Manası: Oruç, Allâh’ın kullarına bir lütfudur. Orucun mükâfâtını bizzât Hazret-i Allah verir. Oruç, bir rahmet sofrasıdır, oruç tutana nûrlu bir elbisedir. Oruç, gizli yapılan bir ibadettir. Oruca aslâ riya karışamaz.
Hicrî: 20Şâbân 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder