15 Eylül 2022 Perşembe

MUGAYYEBÂT-I HAMSE


قَالَ اللهُ تَعَالَى : قُلْ لَا يَعْلَمُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ الْغَيْبَ اِلَّا اللهُ وَمَا يَشْعُرُونَ اَيَّانَ يُبْعَثُونَ. (سورة النمل، ٦٥)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) :  ( حبيبم ) ده كى : كوكلرده ويرده غيبى ، الله تعالى ، دان باشقه ، كمسه بله مز واونلار نه زمان تكرار ديريلتيله جكلرينى ده بلمزلر . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen):   (Habîbim) de ki: Göklerde ve yerde gaybı, Allâhü Teâlâ’dan başka, kimse bilemez ve onlar ne zaman tekrar diriltileceklerini de bilmezler.”

(Neml Sûresi, âyet 65)

Hicrî:  18   Safer    1444 Fazilet Takvim

 

MUGAYYEBÂT-I HAMSE

 

Hâris bin Amr isminde bir zât, Resûlullah (s.a.v.)’e gelmiş, “Yâ Muhammed (s.a.v.), kıyamet saati ne zaman? Beldelerimiz şiddetli kuraklık içinde, bolluk ne zaman? Karım hamile, oğlan mı kız mı olacak? Bugün ne kazandığımı biliyorum, yarın ne kazanacağım? Nerede doğduğumu biliyorum, fakat ben nerede öleceğim?” diye sual etmişti.

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), “Mefâtîhü’l-gayb (gayb anahtarları) beştir, onları ancak Allah bilir” buyurmuş ve “Şüphe yok ki, o, kıyamete dair ilim Allah indindedir, yağmuru O indirir, rahimlerde olanı O bilir, hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilemez ve hiç kimse hangi yerde öleceğini kestiremez. Şüphe yok ki Allâhü Teâlâ Alîm’dir, Habîr’dir.” meâlindeki, Lokman Sûresi’nin 34. âyet-i kerîmesini okumuştur.

Burada şöyle buyurulmuş oluyor: “Ey insan! Sen kıyametin vaktini bilemezsin, fakat o olacak; Allah, ona kâdirdir. Nasıl ki o arzı, ölmüşken ihya ediyor, yağmuru indiriyor. O hâlde ne zaman, nereye, ne miktar ve ne sûretle yağdıracağını da tamamıyla o bilir. O hâlde ba’sin (kıyametten sonra yeniden dirilmenin) ne zaman olacağını da ancak o bilir. Bütün rahimlerdekini de o bilir. Erkek mi kız mı? Beyaz mı kırmızı mı? Tam mı nâkıs mı? Her birinin husûsiyetleri nedir? Bütün rahimlerdekinin tafsilatını o bilir. Ve hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilemez, yani ileride başına ne geleceğini, eline ne geçeceğini, hayır mı şer mi elde edeceğini dirâyetiyle bilemez. Yine hiçbir nefis -gerek iyi gerek kötü kim olursa olsun- nerede öleceğini bilemez. Küçük kıyameti bilemez, büyük kıyameti nereden bilecek? Fakat Allâh’a gelince, şüphe yok ki Allâhü Teâlâ Alîm’dir, Habîr’dir; olmuşu olacağı, şâhidi gâibi, açığını gizlisini hepsini bilir, hepsinden haberdardır.

Yani mugayyebât-ı hamse denilen bu beş şeyi, Allah’tan başkası tam manasıyla bilemez. Ancak Allahü Tealâ’nın bazı husûsî kullarına bu beş şeyden bazı şeyleri bildirmesinde de bir mâni yoktur. Bunun gibi bulut, rüzgâr, barometre vesair bazı alâmetlerden yapılan tahminler, delillere dayanan zannî tahminler de buna zıt değildir.

Hicrî:   18   Safer    1444 Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder