8 Eylül 2022 Perşembe

EŞ-ŞEYH MUHAMMED MA‘SÛM (K.S.)


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ مِنْ أَكْمَلِ الْمُؤْمِنِينَ إِيمَانًا أَحْسَنُهُمْ خُلُقًا وَأَلْطَفُهُمْ بِأَهْلِهِ. (ت)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر :  إيمان باقمندان مؤمنلرين أك كامل اولانلرى ، آخلاقى أك كوزل وأهلنه ( آئله وآقراباسنه ) أك جوق إيلك ومرحمت كوسترندر . "

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  İman bakımından müminlerin en kâmil olanları, ahlâkı en güzel ve ehline (aile ve akrabasına) en çok iyilik ve merhamet gösterenidir.”

(Sünen-i Tirmizî)

Hicrî:  12   Safer    1444 Fazilet Takvim

 

EŞ-ŞEYH MUHAMMED MA‘SÛM (K.S.)

 

Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiyye’nin yirmi dördüncü halkası olan Muhammed Ma’sûm (k.s.) Hazretleri, İmâm-ı Rabbânî Hazretlerinin üçüncü oğludur. İmâm-ı Rabbânî Hazretlerinden sonra irşâd vazifesini devam ettirmiştir.

Muhammed Ma’sûm Hazretleri, ilim ve irfanı, babasından tahsil etmiş, onun terbiyesinde yetişmiş ve kısa müddette manen yüksek makamlara kavuşmuştur.

Babası, daha küçük yaşta iken ondaki istidâdı görünce, ona husûsî alâka göstermişti. Önce aklî ve naklî ilimleri öğrenmesi lâzım geldiğine işaret etmişler ve anlaşılması en zor ve en güç kitapları satır satır okumasını emretmişlerdi. Zaman zaman babası, “Evladım! İlim tahsilini çabuk bitir ki sizinle görülecek büyük işlerimiz vardır.” buyururlardı.

Muhammed Ma’sûm Hazretlerinin Mektûbât-ı Ma’sûmiyye isimli eseri vardır. Bir mektuplarında şöyle buyuruyorlar:

“Dünyanın fitne ve musîbetleri günden güne artmaktadır. Dostlar göçüp gitmekte, (geride kalanlarda) yine de bir uyanma, ölümü hatırlama, tevbe edip pişmanlık duyma yoktur. Gaflet gittikçe çoğalmakta, günahlar her gün ziyadeleşmektedir. ‘Görmezler mi ki; her yıl bir veya iki kere fitneye tutulurlar sonra da tevbe etmezler, ibret almazlar.’ Bu nasıl imandır? Bu nasıl Müslümanlıktır? Ne Kitap ve Sünnet’i kabul ederler, ne de apaçık delilleri gördükleri hâlde ibret alırlar. Tefekkür edip, iyice düşünmeli! Beraber gezdikleri o eski dostlar, o arkadaşlar şimdi ne hâldedirler? Nereye gittiler? O can dostu olan arkadaşlarından ortada hiçbir eser yoktur. Fenâ (yokluk) rüzgârı, onları harman gibi savurup, izlerini bile bırakmadı. O hâlde, bizim gibi geride kalanların, bu birkaç günlük dünya hayatını gaflet ile telef etmemesi ve gaflet uykusundan uyanması lâzımdır. Fâni olan dünyaya gönül bağlamayalım. Dünyaya tutulmayalım ve onu sevmeyelim. Hep Allah rızası için çalışalım, nefsin ve şeytanın tuzaklarına düşmemek, arzu ve heves girdabına yakalanmamak için çok gayret edelim. Kabir ve kıyameti her zaman göz önüne getirip kendimizi ölülerden sayalım. Nitekim hadîs-i şerîfte, ‘Kendini, kabirde olanlardan say.’ buyurulmuştur.”

(Silsiletü’z-Zeheb, Fazilet Neşriyat)

Hicrî:   12   Safer    1444 Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder