7 Eylül 2022 Çarşamba

HİKMETLİ SÖZLER


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : يَا ابْنَ آدَمَ أَطِعْ رَبَّكَ تُسَمَّى عَاقِلًا وَلَا تَعْصِ رَبَّكَ فَتُسَمَّى جَاهِلًا. (مسند الحارث)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر :  دنياده كندسينه زهد ومالايعنى قونوشماما حصوصيتى وريلن بر زاتى كورديكنز زامان ، اونه يقين اولمايا ( سويلدكلرينى دنلميه ) جالشين . جونكى او ، حكمته مظهر قلنمشدر . "

Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:   Dünyada kendisine zühd ve mâlâyanî konuşmama husûsiyeti verilen bir zâtı gördüğünüz zaman, ona yakın olmaya (söylediklerini dinlemeye) çalışın. Çünkü o, hikmete mazhar kılınmıştır.”

(Sünen-i İbn-i Mâce)

Hicrî:  11   Safer    1444 Fazilet Takvim

 

HİKMETLİ SÖZLER

 

              Muhammed Sûresi’nin 7. âyet-i kerîmesinde şöyle buyurulmuştur -meâlen-: “Siz, Allâh’a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder.” Aslında Hazret-i Allah, yardım edilmekten münezzehtir. Allâhü Teâlâ’ya yardımdan maksat, kula verdiği irâde-i cüz’iyyesini Allah yolunda sarf etmektir.

              Allah yolunda mücadele ve mücâhede terk edilirse zillet başlar, darlık başlar.

              Kavlî şükür, bir de fiilî şükür vardır. Kavlî şükür, yani, ‘Allâh’a şükür’ demek de bir şükürdür. Ama fiilî şükür, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat etrafında toplanmaktır.

              Senenin tamamında yapılan ibadetler, imanı muhafaza etmek içindir. İmanı muhafaza etmek, iki parmak arasında suyu tutmak gibidir. Bu da ancak Hazret-i Allâh’ın muvaffak kılmasıyla mümkündür. Burada bizi kurtaracak olan farzlar, vacipler, sünnetler, müstehablar, sadaka-ı fıtır, öşür, kul hakkına dikkat... İmanı muhafaza etmek için bu ibadetlerin tamamını yapmak lâzımdır.

              Toplulukların yeryüzünde ne kadar kalabildikleri, Allâh’ın ipine ne kadar sarıldıklarına bağlıdır.

              Bütün ilim, önce kalbe gelir. Ondan sonra zihne yerleşir. İşte Kur’ân-ı Kerîm’in nüshaları, insanın kalbinde. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), bir okuyor bir daha unutmuyor. Ashâb-ı Kirâm o kadar muazzam bir hafızaya sahip ki… Harfine, kelimesine kadar binlerce hadîs-i şerîf rivâyet eden Ashâb-ı Kirâm var. Niye onların hafızası çok kuvvetli? Çünkü kalplerindeki nuru çok yüksek olduğu için. En küçük zerre kadar kalbinde toz, kir, pas, dünyaya ait bir şey yok.

              Kur’ân-ı Kerîm’in manasına sahip çıkmayan -Allah muhafaza- bir müddet sonra maddesine de sahip çıkamaz.

              Maddî şeyler ile zevk ü safâ ile kalbini tatmin etmek isteyenler vardır. Aslâ kalpleri mutmain olmaz, daha da kötü olur. İnsanoğlu, hilkati sebebiyle tatmin olmaz, doymaz. Kalpler manen, ancak Cenâb-ı Hakk’ın zikri ile itmi’nân bulur (mutmain olur).

Hicrî:   11   Safer    1444 Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder