قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : يَا ابْنَ آدَمَ أَطِعْ رَبَّكَ تُسَمَّى عَاقِلًا وَلَا تَعْصِ رَبَّكَ فَتُسَمَّى جَاهِلًا. (مسند الحارث)
رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : دنياده كندسينه زهد ومالايعنى قونوشماما حصوصيتى وريلن بر زاتى كورديكنز زامان ، اونه يقين اولمايا ( سويلدكلرينى دنلميه ) جالشين . جونكى او ، حكمته مظهر قلنمشدر . "
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “ Dünyada kendisine zühd ve mâlâyanî konuşmama husûsiyeti verilen bir zâtı gördüğünüz zaman, ona yakın olmaya (söylediklerini dinlemeye) çalışın. Çünkü o, hikmete mazhar kılınmıştır.”
(Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî: 11 Safer 1444 Fazilet Takvim
HİKMETLİ SÖZLER
• Muhammed Sûresi’nin 7. âyet-i kerîmesinde şöyle buyurulmuştur -meâlen-: “Siz, Allâh’a yardım ederseniz, Allah da size yardım eder.” Aslında Hazret-i Allah, yardım edilmekten münezzehtir. Allâhü Teâlâ’ya yardımdan maksat, kula verdiği irâde-i cüz’iyyesini Allah yolunda sarf etmektir.
• Allah yolunda mücadele ve mücâhede terk edilirse zillet başlar, darlık başlar.
• Kavlî şükür, bir de fiilî şükür vardır. Kavlî şükür, yani, ‘Allâh’a şükür’ demek de bir şükürdür. Ama fiilî şükür, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemâat etrafında toplanmaktır.
• Senenin tamamında yapılan ibadetler, imanı muhafaza etmek içindir. İmanı muhafaza etmek, iki parmak arasında suyu tutmak gibidir. Bu da ancak Hazret-i Allâh’ın muvaffak kılmasıyla mümkündür. Burada bizi kurtaracak olan farzlar, vacipler, sünnetler, müstehablar, sadaka-ı fıtır, öşür, kul hakkına dikkat... İmanı muhafaza etmek için bu ibadetlerin tamamını yapmak lâzımdır.
• Toplulukların yeryüzünde ne kadar kalabildikleri, Allâh’ın ipine ne kadar sarıldıklarına bağlıdır.
• Bütün ilim, önce kalbe gelir. Ondan sonra zihne yerleşir. İşte Kur’ân-ı Kerîm’in nüshaları, insanın kalbinde. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), bir okuyor bir daha unutmuyor. Ashâb-ı Kirâm o kadar muazzam bir hafızaya sahip ki… Harfine, kelimesine kadar binlerce hadîs-i şerîf rivâyet eden Ashâb-ı Kirâm var. Niye onların hafızası çok kuvvetli? Çünkü kalplerindeki nuru çok yüksek olduğu için. En küçük zerre kadar kalbinde toz, kir, pas, dünyaya ait bir şey yok.
• Kur’ân-ı Kerîm’in manasına sahip çıkmayan -Allah muhafaza- bir müddet sonra maddesine de sahip çıkamaz.
• Maddî şeyler ile zevk ü safâ ile kalbini tatmin etmek isteyenler vardır. Aslâ kalpleri mutmain olmaz, daha da kötü olur. İnsanoğlu, hilkati sebebiyle tatmin olmaz, doymaz. Kalpler manen, ancak Cenâb-ı Hakk’ın zikri ile itmi’nân bulur (mutmain olur).
”Hicrî: 11 Safer 1444 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder