عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُمَا قَالَ : مَنْ قَرَأَ الْقُرْآنَ لَمْ يُرَدَّ إِلَى أَرْذَلِ الْعُمُرِ. (ك)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) : قرآن كريمى ( أؤكرنب ) اوقويان كمسه ، أرزلى عمره ( عمرن أك آشاغسى اولان باشقالرينه محتاج اولما حالنه ) كرى دوندورلمز . "
İbn-i Abbâs radıyallâhü anhümâ’dan rivâyet olundu, o dedi ki: “ (Kur’ân-ı Kerîm’i (öğrenip) okuyan kimse, erzel-i ömre (ömrün en aşağısı olan başkalarına muhtaç olma hâline) geri döndürülmez.”
(Hâkim, el-Müstedrek)
Hicrî: 09 Safer 1444 Fazilet Takvim
İNSAN ÖMRÜNÜN DEVRELERİ
İnsan ömrü, dört mertebedir.
Birincisi: Büyüyüp yetişme çağıdır ki doğumdan otuz üç yaşına kadar olan kısmıdır. Bu çağ, çocukluk ve gençlik devresidir.
İkincisi: Duraklama çağıdır ki otuz üçten kırk yaşına kadar olan devredir. Bu devre, kuvvetin en yüksek olduğu ve aklın kemâle erdiği çağdır.
Üçüncüsü: Kemâl (olgunluk) çağıdır ki kırk yaşından altmış yaşa kadar olan devredir. Nitekim bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurulmuştur: “Kırk yaşına gelip de hayrı, şerrine galip gelmeyen kimse cehenneme hazırlansın.” Bu çağda insanlar, güç ve kuvvet itibariyle geriye düşmeye başlar. Fakat bu düşüş çok bâriz olmaz.
Dördüncüsü: İhtiyarlık ve düşkünlük çağıdır ki altmış yaşından itibaren vefata kadar olan devredir. Bu çağda, insan bedeni zayıflamaya ve bitkinleşmeye başlar. Ölüm korkusu artar.
Hz. Ali’den (k.v.) bir rivâyette, yetmiş beş yaşında erzel-i ömür başlar. Erzel-i ömür, insanın çocukluk hâlindeki gibi ne söylediğini ve ne yaptığını bilmediği bir hâl almasıdır. Her insanda olması muhtemeldir. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), erzel-i ömürden Allâh’a sığınmıştır.
Dinine dikkat eden, Kur’ân-ı Kerîm okumaya devam eden ve şer‘î ilimlerle meşgul olan kimselerde erzel-i ömür olmadığı rivâyet olunmuştur. Böyle yaşayan kimselerin ömrü uzadıkça iyilikleri ziyadeleştiğinden bu gibi kimselerde bunama hastalığının gayet az görüldüğü, büyük bir hakikattir.
Yahyâ bin Muâz (rah.) dedi ki: “Senin ömrün, âhiret hayatına göre bir nefesten ibarettir. Onu zâyi edersen, ebedî olarak hüsrâna uğrayanlardan olursun.”
Hikmet ehli bir zât şöyle demiştir: “Ümmet-i Muhammed’in (s.a.v.) ömürleri, (önceki ümmetlere nispetle) kısadır. Lâkin yardımcı ve şefaatçileri çoktur. Onlar, önceki ümmetlerin uzun müddette erişemedikleri manevî derecelere çok kısa bir müddette erişirler. Bu, Allâhü Teâlâ’nın pek büyük bir lütfudur.”
Hicrî: 09 Safer 1444 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder