8 Temmuz 2019 Pazartesi

ÂHİRETTE ALLÂHÜ TEÂLÂ’NIN RAHMETİ



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا سَبَقَتْ لِلْعَبْدِ مِنَ اللهِ مَنْزِلَةٌ لَمْ يَبْلُغْهَا بِعَمَلِهِ اِبْتَلَاهُ اللهُ فِي جَسَدِهِ أَوْ فِي مَالِهِ أَوْ فِي وَلَدِهِ ثُمَّ صَبَّرَهُ حَتَّى يُبْلِغَهُ الْمَنْزِلَةَ الَّتِي سَبَقَتْ لَهُ مِنْهُ. (حم)
رسول الله  أفندمز  ( )  بيوردولر ،"    الله تعالى ، بر قوله ، عملى إيله اولاشاماياجاغى بر دره جه تقدير أتديكى زمان حضرتى الله اونى ، بده ننده ويا مالنده و ياحوط جوجوغونده بر صقنطيه مبتلا قلار ، صكره ده اونه صبر إحسان أدركى الله طرافندان كندسى إيجن تقدير اولونان دره جيه اولاشابلسين ."
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Allâhü Teâlâ, bir kula, ameli ile ulaşamayacağı bir derece takdir ettiği zaman Hazret-i Allah onu, bedeninde veya malında veyahut çocuğunda bir sıkıntıya mübtelâ kılar, sonra da ona sabır ihsan eder ki Allah tarafından kendisi için takdir olunan dereceye ulaşabilsin.” 
(Müsned-i Ahmed)

Hicrî:   05  Zilkade   1440  Fazilet Takvimi    
 

ÂHİRETTE ALLÂHÜ TEÂLÂ’NIN RAHMETİ

 
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri şöyle buyurdular:
“İşte bu gençlik günlerinde mel’ûn şeytan, Allâhü Teâlâ’nın keremine ve affına güvendirerek insanların kalbine, sevfeciliği (işlerini sonraya bırakmayı, sonra yaparım demeyi), gurur ve kibri yerleştirir ve onları aldatır.
Uyanık olmak ve iyi bilmek lazımdır ki; sıkıntı ve belâ yeri olan dünyada, dost ve düşman birbirine karışmıştır. Allâhü Teâlâ’nın rahmeti, “Rahmetim (dünyada mümin-kâfir) bütün her şeyi kaplamıştır.” (meâlindeki A’râf Sûresi, 156. âyetinde) buyurulduğu üzere dünyada dost-düşman herkese şâmildir. Fakat kıyâmet günü, dünyada yapılanların karşılığının görüleceği gündür. O günde dost ve düşman birbirinden ayrılır. Nitekim Allâhü Teâlâ (meâlen) “Ey mücrimler (günahkârlar), bugün haydi ayrılın.” (Yâsin Sûresi, âyet 59) buyurmuştur.
O günde rahmet kur’ası Allâh’ın dostları nâmına çıkar; Allâh’ın düşmanları ise mutlaka mahrum ve muhakkak mel’ûn olurlar. Nitekim buna A’raf Sûresi’nin 156. âyet-i kerîmesi delâlet eder (meâlen): “Ben o rahmetimi takvâ ehli olan, zekâtını veren ve âyetlerimize îmân edenlere yazacağım.” Böylece Allâhü Teâlâ âhirette, kerem ve rahmetini sâlih kullarına ve ehl-i İslâm’ın hayırlılarına tahsis etmiştir.
Evet, her Müslüman için hüsn-i hâtime (son nefeste îmân) ile gitmeleri ve kurtulmaları hâlinde o rahmetten –uzun bir müddet sonra da olsa- mutlaka nasib vardır. Ancak günahların zulmeti çoğalınca o kimsede îmân nûru kalabilir mi? Allâhü Teâlâ’nın göndermiş olduğu hükümleri yerine getirmeyip onlara ihtimam göstermeyen kimse dünyadan selâmetle gidebilir mi?
Âlimler şöyle demiştir: Küçük günahlarda ısrar etmek büyük günahlara götürür; büyük günahlarda ısrar ise küfre götürür. Allâhü Sübhânehû cümlemizi muhâfaza buyursun.(Âmin) Şiir:
Dertlerimden çok azını dile getirdim.
Söylenecek çok söz vardı, bıkmanızdan korkmasa idim.
                 (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, 1/m. 96)
Hicrî:   05  Zilkade   1440  Fazilet Takvimi   


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder