كَانَ
أَصْحَابُ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا الْتَقَوْا صَافَحُوا
فَإِذَا قَدِمُوا مِنْ سَفَرٍ عَانَقَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا. (هب)
شابى
رضى الله عنه دان روايت اولندى : محمد ﷺ يك آصحابى ، بربرلرى إيله قارشلاشتقلرندهمصافحه
أدرلر ، بر سفردن ( يولجولقدان ) دوندكلرى زمان ده بربرلرى إيله قوجاقلاشرلاردى
."
Şa’bi radıyallâhü anh’den rivâyet olundu: “Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellem’in Ashâbı, birbirleriyle karşılaştıklarında musâfaha ederler, bir seferden (yolculuktan) döndükleri zaman da birbirleriyle kucaklaşırlardı.”
(Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)
Hicrî: 19 Zilkade 1440 Fazilet
Takvimi
BİR SÜNNET: MUSÂFAHA
Musâfaha, el ele tutuşmak, el sıkışmak, tokalaşmak manalarına gelir. Din kardeşiyle her karşılaştığında musâfaha etmek müstehaptır.
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurmuşlardır ki:
“Bir kimse Müslüman kardeşiyle musâfaha etse, o kimsenin günahları dökülür.”
İslâm’da ilk musâfaha yapanlar Sahâbe-i Kirâm’dan Eş’ar Kabîlesi’ne mensûb olan Müslümanlardır ki Ebû Mûsâ el-Eş’arî (r.a.) de onlardandır. Hatta onlar Peygamberimizle görüşmeye gelirlerken Medîne-i Münevvere’ye yaklaştıklarında makâm ile: “Yarın sevdiklerimize kavuşacağız; Muhammed Aleyhisselâm’a ve onun Ashâbına” manasında beytler okuyorlardı. Onlar Medîne-i Münevvere’ye girdiklerinde rastgeldikleri Müslüman kardeşleri ile musâfaha ediyorlardı.
Musâfahada sünnet olan, iki eliyle musâfaha etmektir.
Musâfahanın meşrû olduğunda ihtilâf yoktur, zîra Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
“Musâfaha ediniz, birbirinizi seversiniz.”
“Aranızda muhabbetin kemâli, musâfahadır.”
“Musâfaha ediniz ki, kalbinizden kin ve haset gitsin.”
“Bir kimse bir Müslüman ile musâfaha eylese ve musâfaha ederken “Allâhümme salli alâ-Muhammedin ve alâ-âli Muhammedin” dese, o kimsenin günahlarından geriye bir şey kalmaz. Yâni, bütün günahları bağışlanır.
Bir kimsenin, mahremi olmayan yabancı hanımlarla musâfaha yapması caiz değildir.
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurmuşlardır ki:
“Bir kimse Müslüman kardeşiyle musâfaha etse, o kimsenin günahları dökülür.”
İslâm’da ilk musâfaha yapanlar Sahâbe-i Kirâm’dan Eş’ar Kabîlesi’ne mensûb olan Müslümanlardır ki Ebû Mûsâ el-Eş’arî (r.a.) de onlardandır. Hatta onlar Peygamberimizle görüşmeye gelirlerken Medîne-i Münevvere’ye yaklaştıklarında makâm ile: “Yarın sevdiklerimize kavuşacağız; Muhammed Aleyhisselâm’a ve onun Ashâbına” manasında beytler okuyorlardı. Onlar Medîne-i Münevvere’ye girdiklerinde rastgeldikleri Müslüman kardeşleri ile musâfaha ediyorlardı.
Musâfahada sünnet olan, iki eliyle musâfaha etmektir.
Musâfahanın meşrû olduğunda ihtilâf yoktur, zîra Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır:
“Musâfaha ediniz, birbirinizi seversiniz.”
“Aranızda muhabbetin kemâli, musâfahadır.”
“Musâfaha ediniz ki, kalbinizden kin ve haset gitsin.”
“Bir kimse bir Müslüman ile musâfaha eylese ve musâfaha ederken “Allâhümme salli alâ-Muhammedin ve alâ-âli Muhammedin” dese, o kimsenin günahlarından geriye bir şey kalmaz. Yâni, bütün günahları bağışlanır.
Bir kimsenin, mahremi olmayan yabancı hanımlarla musâfaha yapması caiz değildir.
(Burhânü’l-Muttakîn, 40 Hadîs şerhi)
Hicrî: 19 Zilkade 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder