17 Temmuz 2019 Çarşamba

ABDÜLKÂDİR-İ GEYLÂNÎ (KUDDİSE SİRRUH)



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ النَّاسَ إِذَا رَأَوُا الْمُنْكَرَ وَلَا يُغَيِّرُوهُ أَوْشَكَ أَنْ يَعُمَّهُمُ اللهُ بِعِقَابِهِ. (حم)
رسول الله  أفندمز  ( )  بيوردولر ،"    محقق إنسانلر ، دينيك حوش كورمديكى بر عملى كوردكلرنده ، كوجلرى يتديكى حالدهاونى دكشترمزلرسه الله تعالى نيك اونلريك تمامنى عذابى إيله جزالاندرماسى يقين در ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Muhakkak insanlar, dînin hoş görmediği bir ameli gördüklerinde, güçleri yettiği hâlde onu değiştirmezlerse Allâhü Teâlâ’nın onların tamamını azâbı ile cezâlandırması yakındır.” 
(Müsned-i Ahmed bin Hanbel)
Hicrî:   14  Zilkade   1440  Fazilet Takvimi   


ABDÜLKÂDİR-İ GEYLÂNÎ (KUDDİSE SİRRUH)

 
Abdülkâdir-i Geylânî (k.s.) Hazretlerinin talebelerinden Şeyh Muammer şöyle anlatmıştır: Güzel huy, anlayış, cömertlik, ahdine vefâ ve ülfet bakımından Şeyh Abdülkâdir Hazretleri gibisini görmedim. Makâmının yüksekliği ve ilminin genişliğine rağmen kendisinden küçük yaştakileri bile durur ve dinler, yaşça büyüklere saygı göstererek önce selâm verir, zayıf ve fakirlerle oturur, dervişlere mütevâzı davranırdı. Bununla birlikte zenginler ve eşraf için ayağa kalkmaz, onların kapısına asla varmazdı.
Sözlerinden bazıları:
“Dünyâyı kalbinden eline çıkar, böylece seni aldatamasın.”
“Hangi Müslüman, medresemizin kapısından geçerse, kıyâmet günü ondan azâb hafifletilir.”
“Müminin kalp semâsında ilk olarak hikmet yıldızı doğar. Sonra ilim kameri, sonra mârifet güneşi doğar. Hikmet yıldızının nuru ile dünyaya bakar. İlim kamerinin nuru ile âhirete nazar eder. Mârifet güneşinin nuru ile de Mevlâ’ya nâzırdır.”
Bir sohbetinde şöyle demiştir: “Ey dünyanın sahibi olmuş mülk sahipleri! Size içinde bulunduğunuz debdebeden ne fayda var! Pek yakın zamanda elinizden çıkacak değil mi!
Abbâsi Halîfesi Hârun Reşîd merhûm, hastalanıp öleceğini anladığında kefenler getirtti, onlardan birisini seçti. Sonra kül getirtip tahtının üzerine saçtırdı ve Cenâb-ı Hakk’a şöyle ilticâ etti: “Ey mülkü aslâ son bulmayan, her şeyin sâhibi olan Rabbim, bütün mülkü elinden çıkıp gitmiş olan şu âciz kuluna rahmet et!”
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.): “(Allâh’ın kerem ve rahmeti olmadıkça) hiçbir kişiyi onun güzel işi ve ibâdeti cennete koyamaz” buyurdular. Ashâb-ı Kirâm:
‘Yâ Resûlallâh! Sizi de mi koyamaz?” diye sorunca,
‘Evet, Allâh’ın fazlı ve rahmeti bürümedikçe yalnız ibadetim beni de cennete koyamaz” buyurmuşlardır.
Öyleyse sizler, tevbe edip âhirete yönelin, ihlâs ile amel işlemeye gayret edin. Bununla birlikte işlediğiniz amellerinize de güvenmeyin. Belki o ameller sebebiyle ‘inşâallâh Allâh’ın rahmeti bizi kuşatır’ deyin.”
Hicrî:   14  Zilkade   1440  Fazilet Takvimi   



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder