15 Temmuz 2019 Pazartesi

ÂHİRETTE KURTULUŞUN YOLU



قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ قَضَى لِأَحَدٍ مِنْ أُمَّتِي حَاجَةً يُرِيدُ أَنْ يَسُرَّهُ بِهَا فَقَدْ سَرَّنيِ وَمَنْ سَرَّنِي فَقَدْ سَرَّ اللهَ وَمَنْ سَرَّ اللهَ أَدْخَلَهُ اللهُ الْجنَّةَ. (مشكاة)
رسول الله  أفندمز  ( )  بيوردولر ،"    كيم أؤمتم دن بر كمسي سَوِندرمك مقصديله بر إحتياجنى كورورسه محقق بنى سوندرمش اولور . و بنى سونديرن محقق الله تعالى ي سوندرمش ( راضى أتمش ) اولور . كيم ده اللهى سونديريرسه ( راضى أدرسه ) الله تعالى اونى جنتنه كيرديرير ."
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Kim ümmetimden bir kimseyi sevindirmek maksadıyla bir ihtiyacını görürse muhakkak beni sevindirmiş olur. Ve beni sevindiren muhakkak Allâhü Teâlâ’yı sevindirmiş (râzı etmiş) olur. Kim de Allâh’ı sevindirirse (râzı ederse) Allâhü Teâlâ onu cennetine girdirir.” 
(Mişkâtü’l-Mesâbih)
Hicrî:   09  Zilkade   1440  Fazilet Takvimi   

ÂHİRETTE KURTULUŞUN YOLU

 
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), Muâz bin Cebel’e (r.a.) buyurdular: “Yâ Muâz, muhakkak Allâhü Teâlâ yerleri ve gökleri yaratmazdan evvel yedi melek yarattı. Bu yedi melekten her birini gök kapılarının birine bekçi kıldı… Bu melekler, içinde gıybet, öğünme, kibir, kendini beğenmek, hased, süm‘a (işittirme) ve riyâ (gösteriş) bulunan amelin, merhametsiz kimsenin yaptığı amelin ve ihlâs ile işlenmemiş olan amelin Allâhü Teâlâ’nın huzuruna çıkmasına müsâade etmezler. Sonra (melekler) bunlardan biri ile bozulmamış (olarak gördükleri) bir ameli getirip, arz ederler de Allâhü Teâlâ “Ben kulumu sizden iyi bilirim. O, amelini benim için işlememiştir.” buyurur ve kabûl etmez.
Bunun üzerine Muâz bin Cebel (r.a.) çok ağladı. Sonra “Yâ Resûlallâh, sen Allâh’ın Resûlüsün, günahtan korunmuşsun. Ben ise Muâz’ım, günahtan korunmuş değilim. Benim için kurtuluş nasıl olur?” dedi.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdular: “Yâ Muâz, amelin noksan olsa da dâimâ bana -benim sünnetime- uyarsın. Dilini (bütün insanları) husûsi ile de Kur’ân ehlini gıybetten tutarsın. Günahlarının tamamını kendinden bilir, dîn kardeşlerinden bilmezsin. Onları kötüleyerek kendini temize çıkarmaz, kibirlenip onları kendinden alçak görmezsin. Dînî ilimlerin tahsîli gibi âhiret amellerine dünya menfaati ve arzusu karıştırmazsın. Riyâ karışmaması için amelini (nâfile ibâdetlerini), gizli işlersin. Kardeşlerinle bir araya geldiğinde dîne ve edebe aykırı söz etme. Zîra bunlar kötü ahlâktandır. Arkadaşınla aranızda gizli olan bir husûsu, yanında başka bir kimse varken söyleme. Kat’iyen kendini -ilmin yâhut malın ile- insanlardan büyük görme, yoksa dünya ve âhiret hayırları senden kesilir. İnsanları gıybet ederek yahut kötüleyerek yaralama, yoksa seni de kıyâmet günü cehennemde canavarlar parçalar…”
Hz. Muâz (r.a.) sordu: “Yâ Resûlallah, bu hasletleri yerine getirmeye ve bu azaptan kurtulmaya kimin gücü yeter?”
Peygamberimiz (s.a.v.): “Yâ Muâz, Allâhü Teâlâ’nın kendisine kolaylaştırdığı kimseye bu hususlar pek kolaydır. Sana şunu bilhassa tavsiye ederim ki bunu yaparsan kurtulursun: Kendi nefsin için sevdiğini insanlar için de sev, kendin için hoş görmediğini insanlara da revâ görme.”
Hicrî:   09  Zilkade   1440  Fazilet Takvimi   



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder