أَوْحَى اللهُ إِلَى دَاوُدَ عَلَيْهِ السَّلَامُ: يَا دَاوُدُ إِذَا رَأَيْتَ لِي طَالِبًا فَكُنْ لَهُ خَادِمًا. (هب)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) أى داوود ، بنم رضامى طلب أدن بريسنى كورديكون زمان اونون خدمتنده اول . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen “Ey Dâvûd, benim rızâmı talep eden birisini gördüğün zaman onun hizmetinde ol.”
(Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)
Hicrî: 16 Şevval 1444 Fazilet Takvim
ALKAME BİN KAYS RAHİMEHULLÂH
Alkame bin Kays (rah.), Tâbiîn’in büyük fakîhlerinden olup Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in hâli hayatında Kûfe’de dünyaya geldi. Fakat Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) ile görüşme şerefine nâil olamadı.
Abdullah İbn-i Mes’ûd (r.a.) Hazretlerinden kırâat ve fıkıh ilmini öğrendi. Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali, Hazret-i Ebu’d-Derdâ ve Hazret-i Âişe (r. anhüm) gibi Ashâb-ı Kirâm’ın büyüklerinden hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundu.
Kendisinden de Ebû Vâil, İbrahim en-Nehaî, İbn-i Sîrîn, Şa‘bî rahimehümullâh gibi Tâbiîn’in büyükleri hadîs-i şerîf rivâyetinde bulunmuşlar ve ilim öğrenmişlerdir.
İbn-i Ebû Zabyân (rah.) demiştir ki: “Ben, Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem’in birçok Ashâbı’na yetiştim ki onlar, (bazı meseleleri) Alkame’ye soruyor, ondan fetva alıyorlardı.”
İmâm-ı Âzam Hazretlerinin ilim silsilesi, İbrâhim en-Nehaî (rah.) vasıtası ile Alkame Hazretlerine ulaşır.
Ebû İshâk (rah.), onun, evliyâullahın büyüklerinden olduğunu söylemiştir.
Alkame Hazretleri, akranı arasında, ilim ve ahlâkı cihetinden İbn-i Mes’ûd’a (r.a.) en çok benzeyendir.
Fıkıh ilminde mâhir olduğu gibi kırâat ilminde de mâhir idi. İbn-i Mes’ûd Hazretleri her ne zaman onu Kur’ân-ı Kerîm okurken dinlese okuyuşunu çok beğenir ve “Oku! Anam babam sana feda olsun. Eğer seni, Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem görseydi, seninle mesrûr olurdu.” derdi.
İbn-i Mes’ûd Hazretleri, “Alkame’nin bilmediği hiçbir mesele yoktur.” demiştir.
Alkame bin Kays rahimehullâh, takvâ sahibi, mütevâzı ve pek insaniyetli idi. Devamlı oruç tutardı.
Hicrî 62 senesinde yine Kûfe’de vefat etti. Vefat ettiğinde geriye miras olarak bir Mushaf-ı Şerîf’ten başka bir şey bırakmamıştı.
Hicrî: 16Şevval 1444 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder