13 Aralık 2021 Pazartesi

PEYGAMBERİMİZLE (S.A.V.) ALAY EDEN MÜŞRİKLERİN ÂKIBETİ


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَا أُوذِىَ أَحَدٌ مِثْلَ مَا أُوذِيْتُ فِي اللهِ. (الجامع الصغير)

رسول الله  ( ﷺ )  بيوردولر  :  هجبر كمسه ، بنم الله يولنده اوغرادغم أذى وجفانيك بر مثلنه اوغرامامشدر . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:   Hiçbir kimse, benim Allah yolunda uğradığım ezâ ve cefânın bir misline uğramamıştır.”

(Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)

Hicrî:   09   Cemaziyelevvel   1443    Fazilet Takvim

 

PEYGAMBERİMİZLE (S.A.V.) ALAY EDEN MÜŞRİKLERİN ÂKIBETİ

 

Abdullah bin Mesʻûd (r.a.) şöyle anlatmıştır: “Resûlullah (s.a.v.), Beytullâh’ın yanında namaz kılıyordu. Kureyşlilerden Ebû Cehil ve arkadaşlarından yedi kişi de Peygamberimiz’in (s.a.v.) çevresinde oturuyorlardı. Ebû Cehil, “Hanginiz varıp falanların, boğazlanan devesinin işkembesini getirir ve secdeye vardığı zaman, Muhammed’in sırtına, iki omzunun arasına koyar?” diye sordu. Oradakilerin en şakîsi, en bedbahtı olan Ukbe bin Ebû Muayt, “Ben yaparım!” dedi. Alıp getirdiği işkembeyi, secdeye vardığı zaman Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) iki omzunun arasına bıraktı. Oradakiler de bu vaziyete gülmeye başladılar.

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) secdeden ayrılmıyor, başını kaldırmıyordu. Ben ise (bedenen zayıf ve güçsüz olduğum için) hiçbir işe yaramıyor, ayakta dikilip duruyor, sadece ona bakıyordum. Konuşmaya bile gücüm yetmiyordu. Beni koruyacak kavim ve kabilem yoktu. Ne olurdu, o zaman, koruyacak bir gücüm ve koruyucum olaydı da Resûlullâh’ın sırtından onları hemen kaldırıp ataydım! Nihâyet, Hz. Fâtıma geldi. O, daha küçük bir kız idi. Resûlullah Efendimiz’in (s.a.v.) üzerindekileri alıp attı. Bunu yapanlara ağır sözler söyledi. Fakat onlar, Hz. Fâtıma’ya hiçbir karşılık veremediler. Peygamberimiz (s.a.v.), namazını bitirdiği zaman Kâbe’ye yöneldi. Sesini yükselterek üç kere: “Allâhım! Kureyş’i sana havâle ediyorum!” dedikten sonra bu yedi kişi aleyhinde isim isim dua etti.

Aleyhlerinde dua edildiğini işittikleri zaman, gülmeleri kesildi. Onlar, bu beldede yapılacak duanın muhakkak kabul olunacağını biliyorlardı. Bunun için, Peygamberimiz (s.a.v)’in duasından korktular.

“Muhammed aleyhisselâm’a Kitab’ı indiren, onu hak din ile Peygamber gönderen ve canım kudret elinde bulunan Allâhü Teâlâ’ya yemin ederim ki Resûlullâh’ın, adlarını saymış olduğu bu kimselerin hemen hepsinin Bedir günü öldürüldüklerini, yerlere serildiklerini gördüm! Çok sıcak bir gündü. Güneş, onları değiştirmiş (kokutmuş) idi. Sonra sürüklenerek Bedir kuyusuna atıldılar.”

Hicrî:   09   Cemaziyelevvel   1443    Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder