قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ مَثَلَ أَصْحَابِي فِي أُمَّتِي كَالْمِلْحِ فِي الطَّعَامِ لَا يَصْلُحُ الطَّعَامُ إِلَّا بِالْمِلْحِ. (شهاب)
رسول الله ( ﷺ ) بيوردولر : محقق أمتم إيجرسنده آصحابميك مثالى ، يمكتكى طوز كبيدر . ( نتكم ) ييه جك آنجق طوز إيله ، بوزولمقدان قورونور ( أمتم ده آصحابمه حرمت أديب اويمقله فساددان محافظه اولونور ) . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “ Muhakkak ümmetim içerisinde Ashâbımın misali, yemekteki tuz gibidir. (Nitekim) yiyecek ancak tuz ile, bozulmaktan korunur (Ümmetim de Ashâbıma hürmet edip uymakla fesaddan muhafaza olunur).”
(Kuzâî, Müsnedü’ş-Şihâb)
Hicrî: 06 Cemaziyelevvel 1443 Fazilet Takvim
PEYGAMBERİMİZİN ASHÂBINA İTİRAZ ETMEK HADDİMİZ DEĞİLDİR
İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretlerinin zamanında yaşayan bâtıl itikâdlı kimselerden birisi, Hazret-i Muâviye’ye (r.a.) buğz ve düşmanlık edermiş. Bir gün İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretlerinin Mektûbât-ı Şerîfe’sini mütâlaa ederken, Hazret-i Muâviye’nin güzel vasıflarına tesadüf eder. Bundan canı sıkılıp Mektûbât’ı elinden yere atar. Gece olunca rüyasında İmâm-ı Rabbânî Hazretleri zuhur eder ve onun iki kulağından tutarak gadaplı bir tavırla:
“Ey cahil! Sen bizim sözlerimize itiraz mı ediyorsun! Eğer bizim sözümüze itimad etmiyorsan gel, seni Hazret-i Ali’nin (k.v.) huzuruna götüreyim.” diyerek yakasından sıkıca tutarak onu, Hazret-i Ali (k.v.) Efendimizin huzuruna çıkarır ve huzurunda ayakta durarak:
“Ey Hazret-i İmâm! Hazret-i Muâviye’nin medhi hususunda bu şahıs bana itiraz edip kitabımı yere atıyor. Bu hususta irşâd buyurunuz.” diyerek arz ettiği zaman, Hazret-i Ali (k.v.) Efendimiz, o şahsa hitaben:
“Sakın Hazret-i Peygamber aleyhissalâtü vesselâm’ın Ashâb-ı Kirâm’ından hiçbirisine düşmanlık etmeyesin. Peygamberin dostlarına itiraz etmek ve Şeyh Ahmed’in, hakkın ta kendisi olan sözlerinden yüz çevirmek, sizin haddiniz değildir.” buyurur. İtikâdı bozuk olan adam bu sözleri duyunca vehme düşer, şüphesinden yine kurtulamaz. Bunun üzerine Hazret-i Ali (k.v.), İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretlerine hitaben:
“Bu cahil, henüz nasihatle aydınlanmadı, göğsüne kuvvetli bir sille vurun da tevbe etsin.” diye emir buyurur. İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri de bu emre uyarak onun göğsüne bir sille indirir. Adam (rüyasında) hemen bu kötü itikâdından tevbe ve istiğfar eder ve kalbi saflaşır. Uykudan uyandığı zaman göğsünde sillenin izlerini görür. Bunun üzerine hatasını anlar, hemen İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretlerinin huzuruna giderek samimiyet ve ihlasla müridi olur.
Hicrî: 06 Cemaziyelevvel 1443 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder