قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : أَرْبَعَةٌ مِنَ الشَّقَاءِ: جُمُودُ الْعَيْنِ وَقَسَاءُ الْقَلْبِ وَطُولُ الْأَمَلِ وَالْحِرْصُ عَلَى الدُّنْيَا. (البزار)
رسول الله ( ﷺ ) بيوردولر : دورت شى شقاوتدندر ، كوزلرين قوروماسى ( الله قورقوسوندان آغلاياماماسى ) ، قلبيك قطلاشماماسى ، طول أمل ودنيايه قرشى حرصلى اولمق . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “ Dört şey şekâvettendir; gözlerin kuruması (Allah korkusundan ağlayamaması), kalbin katılaşması, tûl-i emel ve dünyaya karşı hırslı olmak.”
(Müsnedü’l-Bezzâr)
Hicrî: 14 Cemaziyelevvel 1443 Fazilet Takvim
ÇOK YAŞAMA ARZUSU VE ÖLÜM
İmâm Gazâlî Hazretleri buyurdu: “İnsanın çok yaşamayı istemesi, dünya sevgisinden veya cahilliktendir.
Kendisinde dünya sevgisi galip olan kimse; sevdiklerini elinden aldığını düşünerek ölümü sevmez. Yemeye, içmeye, eğlenceye ve oyunlara dalar. Dâima yaşamak, para sahibi olmak, hanımını ve çocuklarını, zenginlik içinde yaşatmak ister. Her şeyin arzusunca olmasını diler. Dünyalık elde etme yollarını, aklından çıkarmaz, ölümü unutur. Ara sıra hatırına gelse de “Nasıl olsa önümüzde çok zaman var! Ölüm için de hazırlık yaparız!” diye düşünür. Zaman geçip, ihtiyarlayınca bile: “Şu binaları (veya benzeri işleri) yapayım ki, çoluk çocuğum kimseye muhtaç olmasın der.” Dünya için yaptığı her iş, birçok başka meşguliyeti beraberinde getirir!
Hâlbuki dünya meşguliyetlerinin sonunun gelmeyeceğini bilmez. Boş vakit bulacağı zannıyla, her gün ibadetleri tehir eder. Sonunda ölüm gelir çatar, ömrü zararla kapatır. Hâlbuki cehennemde azap göreceklerin çoğu, meşguliyetinden dolayı kulluk vazifelerini geciktirenlerdir. Bunun sebebi, dünya sevgisi ve ölümü hatırlamamaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Kimi ve neyi seversen sev; bir gün ayrılacaksın!” buyurdular.
Çok yaşama arzusunun ikinci sebebi “cahillik”tir. Cahil kimse, gençliğine güvenir, ölümü uzak görür! Hâlbuki, her gün binlerce çocuk ve genç ölmektedir. Ölümün; gençlik, ihtiyarlık, çocukluk gibi yaş haddi; ilkbahar, yaz, sonbahar, kış gibi mevsimleri ve gece gündüz gibi muayyen bir vakti yoktur. Eğer cahil, bu hâlin farkında olsaydı, şüphesiz aklını daha çok başına toplar ve ölüm için daha çok hazırlanırdı. Fakat bunları düşünmemesi, dünyaya olan sevgisi ve çok yaşama arzusu, kendisini bir gün muhakkak yakalayacak olan ölümden, gaflete sürükler.
Ölümü; dâima hatırda tutmak ve âhirette kendilerinden hesaba çekileceğimiz Allâhü Teâlâ’nın ve kullarının haklarını dünyada îfa etmeye çalışmak gerekir.
Hicrî: 14 Cemaziyelevvel 1443 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder