قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ كَثُرَ هَمُّهُ وَغَمُّهُ
فَلْيُكْثِرْ مِنَ الْاِسْتِغْفَارِ. (كنز)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر ," كيمن
( كله جك ) قايغسى و ( كجمشه دائر ) اؤزونتوسى آرتارسه إستغفارى جوغالتسين ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kimin (gelecek) kaygısı ve (geçmişe dair) üzüntüsü artarsa istiğfârı çoğaltsın.”
(Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 20 Cemaziyelevvel 1440 Fazilet
Takvimi
ALLÂHÜ TEÂLÂ’NIN ŞÂHİTLİĞİ VE KEFÂLETİ KÂFÎDİR
Peygamber Efendimizden (sallallâhü aleyhi ve sellem) şöyle rivâyet olundu: İsrâiloğullarından birisi, kendi milletine mensub bazı kimselerden ödünç olarak bin dînar ister. Para vermek isteyen bir dostu: “Haydi, şâhidlerini getir vereyim” der. Borç isteyen kimse: “En iyi şâhid olan Allah kâfîdir.” der. “Pekâlâ, haydi kefil getir!” diyerek kefil bulmasını ister. Borç isteyen: “Kefil olarak Allah kâfî değil midir?” der. Para sahibi:
“Hakîkaten doğru söylüyorsun!” der ve belirli bir vâde ile bin dînarı verir. Parayı alan adam, deniz seferine çıkar, işlerini görür, dönmek ve borcunu vâdesi geçmeden vaktinde vermek ister. Fakat gemi bulamaz. Bir odun parçası alıp içini oyar. Bin dinarı bunun içine istif edip bir de mektub koyarak ağzını sıkıca kapatır, deniz kenarına gelir. Şöyle duâ eder:
“Allâh’ım! Sen çok iyi bilirsin ki ben, filân kimseden bin dînar ödünç aldım. Benden kefil istedi. Kefil olarak Allah kâfîdir, dedim. Senin kefâletine râzı oldu. Şâhid istedi. Şâhid olarak da Allah kâfîdir, dedim. Senin şehâdetine de râzı oldu. Vaktinde borcumu ödemek kaygısına düştüm. Bir gemi aradım ama bulamadım. Artık şu borcumu senin muhâfazana emânet ediyorum.” diyerek odun kütüğünü denize atar. Kütük gözden kaybolunca geri döner, gider. Alacaklı da onun dönmesini umarak deniz kenarına çıkar. Deniz sâhilinde beklerken bir odun kütüğü görür. Evde yakarım düşüncesiyle alır. Evde odunu parçalayınca içindeki paralarla mektup ortaya çıkar.
Borçlu, seyahatinden dönünce alacaklıya gelir: “Borcumun vâdesi gecikti ama ne yapayım ki gemi bulamadım.” diye yemin eder ve çıkarıp bin dinar uzatır. Alacaklı:
“Yâhu! Sen borcunu göndermedin mi?” diye sorar. Borçlu:
“Gelmek ve göndermek için gemi bulamadığımı söyledim ya!” diye cevab verir. Alacaklı: “Allâhü Teâlâ, odun içinde gönderdiğin para ile borcunu ödedi.” der. Borçlu da sevinç içerisinde, vermek üzere hazırladığı bin dinarı alır, gider. Allâhü Teâlâ, borcunu ödemeye azmedenlere bir vesîle ile kolaylık verir ve ödemeye muvaffak kılar.
(Sahîh-i Buhârî)
Hicrî: 20 Cemaziyelevvel 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder