15 Ocak 2019 Salı

ŞEYH AKŞEMSEDDÎN-İ VELÎ (K.S.) HAZRETLERİ




قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِذَا أَتَى عَلَىَّ يَوْمٌ لَا اَزْدَادُ فِيهِ عِلْمًا يُقَرِّبُنِى اِلَى اللهِ عَزَّ وَجَلَّ فَلَا بُورِكَ لِى فِى طُلُوعِ شَمْسِ ذَلِكَ الْيَوْمِ. (طب)
رسول الله  أفندمز  ( صلى الله عليه وسلم )  بويوردولر  ,"  اؤزرمه بر كون كلرده اوكونده بنى الله عزَّ و جلله يه ياقلاشتراجق علمى مى آرطرمارسام او كونون كونه شنين دوغماسنده بنم إيجن بركت يوقدر ."
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Üzerime bir gün gelir de o günde beni Allah Azze ve Celle’ye yaklaştıracak ilmimi artırmazsam o günün güneşinin doğmasında benim için bereket yoktur.
(Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
Hicrî:   09  Cemaziyelevvel   1440  Fazilet Takvimi  

ŞEYH AKŞEMSEDDÎN-İ VELÎ (K.S.) HAZRETLERİ


Fâtih Sultan Mehmet Han devrinin büyük şeyhlerinden Akşemseddin Hazretleri, 1390 yılında Şam’da doğdu. Soyu, büyük dedelerinden Şeyh Şihâbüddin Sühreverdî ve Silsile-i Sâdât’ın üçüncü halkası Kâsım bin Muhammed (r.a.) vâsıtasıyla Hz. Ebûbekir’e (r.a.) kadar uzanır.
Babası ile beraber Anadolu’ya gelip (bugün Samsun’un ilçesi olan, o zaman) Amasya’ya tâbî Kavak nâhiyesine yerleşen Akşemseddin Hazretleri, yedi yaşında iken Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemişti. Tahsîline devam ederek Osmancık Medresesine müderris oldu. Dînî tahsîlinin yanında tıp ve eczacılığa da vâkıf olan Akşemseddin Hazretleri “Tabîb-i ervâh” (manevî hastalıkların tabîbi) olduğu gibi aynı zamanda “tabîb-i ebdân” (maddî hastalıkların tabîbi) idi.
Akşemseddin Hazretleri, 25 yaşlarında iken müderrislikten ayrılıp kendisini manen irşad edecek bir mürşid-i kâmil aramaya başladı. Hacı Bayrâm-ı Velî Hazretlerine intisab etmesi tavsiye edildi. Ancak Hacı Bayrâm-ı Velî çarşı ve pazarda dervişlere yardım toplattığı için, ona intisabdan vazgeçti. Hâlbuki Hacı Bayrâm-ı Velî Hazretlerinin yardım toplatmaktan muradı, bununla fakirlere ve ihtiyaç sahiblerine yardım etmek, dervişlerine de nefislerini terbiye ettirmekti. 
Şöhreti Anadolu’ya kadar yayılan Şeyh Zeynüddîn Hâfî’ye intisab için Haleb’e doğru yola çıktı. Haleb’e ulaştığında gördüğü bir rüya üzerine hemen Ankara’ya dönüp Hacı Bayrâm-ı Velî’nin yanına geldi. Şeyh Hazretleri, müritleriyle bir tarlada çalışıyorlardı, ona hiç iltifat etmedi. Akşemseddin de müritler ile çalışmaya başladı. Yemek vakti gelince Şeyh, müritlerine yemek dağıttı. Orada bulunan köpeklere de yemekten verdiler. Fakat Akşemseddin’i yemeğe davet etmedi. Bunun üzerine Akşemseddin köpeklere verilen yemekten yemeye başladı.
Bu hâli Hacı Bayrâm-ı Velî’nin kalbine tesir edip: “Ey Köse! Gönlümüze girdin, beri gel!” diye kendi yanına davet etti. Şeyhine olan sıkı bağlılığı ve itâati ile kısa zamanda seyr-ü sülûkünü tamamladı, hilâfet alarak insanları irşâda başladı. Uzun ve meşakkatli riyâzat sebebiyle mübarek yüzü ağarıp, saçı ve sakalı ak olup, çoğu zaman da beyaz elbiseler giydiği için kendisine Akşemseddin dediler.
Hicrî:   09  Cemaziyelevvel   1440  Fazilet Takvimi 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder