قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلْمُؤْمِنُونَ كَرَجُلٍ وَاحِدٍ
إِنِ اشْتَكَى رَأْسُهُ اِشْتَكَى كُلُّهُ وَإِنِ اشْتَكَى عَيْنُهُ اِشْتَكَى
كُلُّهُ. (حم)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر ," مؤمنلر ، تك بر آدام كبى در . باشى آغريدغنده بتون
وجودى آجى دويار , كوزى آغردغنده بتون وجودى آجى دويار ."
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Müminler, tek bir adam gibidir. Başı ağrıdığında bütün vücudu acı duyar. Gözü ağrıdığında bütün vücudu acı duyar.”
(Müsned-i Ahmed)
(Müsned-i Ahmed)
Hicrî: 21 Cemaziyelevvel 1440 Fazilet
Takvimi
SADRAZAM
Osmanlı Devleti’nde vezirlik makâmı ilk defa Orhan Gâzi devrinde ihdas edildi ve ilk Osmanlı vezîri, Alaaddin Paşa oldu. Sultan Birinci Murad devrine gelindiğinde devletin sınırları genişlemiş, hem padişah hem de vezîrin yükü daha da artmıştı. Bu işe bir çâre olarak ikinci bir vezir daha tayin edildi ve birincisine vezîriâzam/sadrâzam unvanı verildi. Fâtih Kanunnâmesi’nde vezîriâzamların, diğer vezirlerin ve beylerin başı olduğu, bütün işlerde padişahın mutlak vekîli bulunduğu, teşrîfâtta herkesten önde geldiği belirtilmiştir.
Bu mutlak vekîle itâat, padişaha itâat etmek demekti. Sadrazamların tâyin ve azlini bildiren alâmet padişahın mührüydü. Mührün padişah tarafından bir kişiye verilmesiyle tâyin, geri alınmasıyla azil gerçekleşmiş oluyordu. Vezîriâzamı diğer vezirlerden ayıran husûsiyet, onun padişahın vekîli olduğunu gösteren bu mühr-i hümâyun idi. Sadrazamlar, Dîvân-ı Hümâyun reisliğinden başka “İkindi Dîvânı” adı verilen ikinci bir dîvan akdediyorlardı. Tercümanlar vasıtasıyla yabancıların da davaları dinleniyordu. Sadrazam, kendi sahasıyla alakalı mevzuları dinleyip hemen karara bağlarken, şer‘î ve hukukî mevzuları, hazır bulunan kazasker ve İstanbul kâdısına bırakıyordu. Arza muhtaç mevzuları ise Dîvân-ı Hümâyûn’a intikal ettiriyor veya padişaha danışıyordu. Sadrazam, bundan başka Cuma ve Çarşamba dîvanlarını da akdediyordu.
Osmanlı başşehrinin âsâyişi, şehrin ihtiyacı olan gıda maddelerinin temini, esnafın sattığı malın kalitesi ve ölçü aletlerinin doğruluğu vb. her hususun teftîşi sadrazamı doğrudan alâkadar eden mevzuların başında geliyordu. Aslında vazîfe taksimine göre şehrin iktisâdî işleriyle İstanbul kâdısı ve maiyyeti, inzibâtın teminiyle yeniçeri ağası, sahillerin emniyetini temin için de bostancıbaşı vazîfeliydi. Fakat bunların en başında sadrazam bulunuyordu. Bütün bu hususların teftiş ve mesuliyeti sadrazama bırakılmıştı. Osmanlı Devleti “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düstûru ile kurulmuştu. Buradan hareketle halkın refahı her şeyden önce geliyordu.
(Yedikıta Dergisi)
Hicrî: 21 Cemaziyelevvel 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder