قَالَ
اللهُ تَعَالَى: وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْرِى نَفْسَهُ ابْتِغَاءَ مَرْضَاتِ
اللهِ وَاللهُ رَؤُفٌ بِالْعِبَادِ. (سورة البقرة، ۲۰۷ )
الله تعالى شويله بيوردى ( مآلاً )
." إنسانلردان
كمى ده واردركى ، اللهيك رضاسنه أرمك إيجن كندنى فدا أدر . الله إيسه قوللرينه جوق
رئفتلى در ."
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “İnsanlardan kimi de vardır ki, Allâh’ın rızâsına ermek için kendini fedâ eder. Allah ise kullarına çok re’fetlidir.”
(Bakara Sûresi, âyet 207)
Hicrî: 05 Cemaziyelevvel 1440 Fazilet
Takvimi
HAZRET-İ ALLÂH’A KARŞI SÂDIK OLMAK
Şeddâd bin Hâd (radıyallâhü anh)’dan rivâyet olunur:
“Bir a’râbî Resûlullah Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) huzûruna gelip îmân etti ve ona tâbi oldu. Sonra da: “Ben de seninle hicret edeyim” dedi. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), onu ashâbından bazılarına teslim edip alâkadar olmalarını emretti.
Hicretten bir müddet sonra yapılan bir gazvede bir miktar ganîmet elde edilmişti. Peygamberimiz (s.a.v) bunu taksim etti. O a’râbîye de bir pay ayırdı ve ona ulaştırmaları için ashâbına verdi. Payına düşen mal kendisine verilince, a’râbî: “Bu nedir?” diye sordu. Onlar da “Peygamberimizin (s.a.v.) ganîmetten sana ayırdığı paydır.” dediler. A’râbî payını alıp hemen Peygamberimize geldi. “Bu nedir, yâ Resûlallah?” dedi.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) “Bu, ganîmetten senin hakkındır.” buyurdu. A’râbî: “Ben sana bunun için tâbi olmadım, ben -eli ile boğazını göstererek- şuraya bir ok atılıp şehit olmak ve cennete girmek için sana tâbi oldum.” dedi.
Peygamberimiz (s.a.v) de: “Sen, Hz. Allâh’a karşı sâdık oldun mu, o da sana sâdık olur (dilediğini verir).” buyurdu. Aradan az bir müddet geçmişti ki düşmanla savaşmak üzere tekrar bir gazveye çıktılar. Bu gazada a’râbî işâret etmiş olduğu yerden okla vuruldu. Hemen Resûlullah Efendimize (s.a.v) getirdiler. Peygamberimiz (s.a.v): “Bu, o mu?” diye sordu: “Evet, odur!” dediler.
“Öyleyse o Allâh’a karşı sâdık oldu, Allah da ona sâdık oldu.” buyurdu. Sonra Resûlullah Efendimiz (s.a.v) onu kendi cübbesi ile kefenledi ve cenâze namazını kıldırdı. Resûlullah Efendimizin (s.a.v) okuduğu duâdan işitilenler arasında şu da vardı: “Ey Allâhım, bu senin bir kulundur. Senin yolunda hicret etmek üzere çıktı, yolunda şehîd oldu. Ben buna şâhidim.”
“Bir a’râbî Resûlullah Efendimizin (sallallâhü aleyhi ve sellem) huzûruna gelip îmân etti ve ona tâbi oldu. Sonra da: “Ben de seninle hicret edeyim” dedi. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), onu ashâbından bazılarına teslim edip alâkadar olmalarını emretti.
Hicretten bir müddet sonra yapılan bir gazvede bir miktar ganîmet elde edilmişti. Peygamberimiz (s.a.v) bunu taksim etti. O a’râbîye de bir pay ayırdı ve ona ulaştırmaları için ashâbına verdi. Payına düşen mal kendisine verilince, a’râbî: “Bu nedir?” diye sordu. Onlar da “Peygamberimizin (s.a.v.) ganîmetten sana ayırdığı paydır.” dediler. A’râbî payını alıp hemen Peygamberimize geldi. “Bu nedir, yâ Resûlallah?” dedi.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) “Bu, ganîmetten senin hakkındır.” buyurdu. A’râbî: “Ben sana bunun için tâbi olmadım, ben -eli ile boğazını göstererek- şuraya bir ok atılıp şehit olmak ve cennete girmek için sana tâbi oldum.” dedi.
Peygamberimiz (s.a.v) de: “Sen, Hz. Allâh’a karşı sâdık oldun mu, o da sana sâdık olur (dilediğini verir).” buyurdu. Aradan az bir müddet geçmişti ki düşmanla savaşmak üzere tekrar bir gazveye çıktılar. Bu gazada a’râbî işâret etmiş olduğu yerden okla vuruldu. Hemen Resûlullah Efendimize (s.a.v) getirdiler. Peygamberimiz (s.a.v): “Bu, o mu?” diye sordu: “Evet, odur!” dediler.
“Öyleyse o Allâh’a karşı sâdık oldu, Allah da ona sâdık oldu.” buyurdu. Sonra Resûlullah Efendimiz (s.a.v) onu kendi cübbesi ile kefenledi ve cenâze namazını kıldırdı. Resûlullah Efendimizin (s.a.v) okuduğu duâdan işitilenler arasında şu da vardı: “Ey Allâhım, bu senin bir kulundur. Senin yolunda hicret etmek üzere çıktı, yolunda şehîd oldu. Ben buna şâhidim.”
(Üsdü’l-Gâbe)
Hicrî: 05 Cemaziyelevvel 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder