عَنْ سُفْيَانَ بْنِ عَبْدِ اللهِ
الثَّقَفِيِّ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ : قُلْتُ يَا رَسُولَ اللهِ حَدِّثْنِي
بِأَمْرٍ أَعْتَصِمُ بِهِ قَالَ: قُلْ رَبِّيَ اللهُ ثُمَّ اسْتَقِمْ. (ك)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر ," رسول الله أفندمزه ( صلى الله عليه
وسلم ) : يارسول الله ، كندسينه يابشاجاغم بر شىء بانه تاوسيه أدينز ، ده دم .
بيوردولركى : ربم الله ده ، صوكره دوسدوغرى اول ."
Süfyân bin Abdullah es-Sekafî (radıyallâhü anh) dedi ki: “Resûlullah Efendimize (sallallâhü aleyhi ve sellem): ‘Yâ Resûlallah, kendisine yapışacağım bir şeyi bana tavsiye ediniz’ dedim. Buyurdular ki: ‘Rabbim Allah de, sonra dosdoğru ol.”
Hicrî: 13 Cemaziyelevvel 1440 Fazilet
Takvimi
İSTİKÂMET ÜZERE OLMAK
Allâhü Teâlâ, Fussılet Sûresi’nin 30. âyet-i kerîmesinde “Onlar ki ‘Rabbimiz Allah’dır’ dediler, sonra istikâmette bulundular, dosdoğru gittiler.” buyurmaktadır. Yâni, Hazret-i Allâh’ın vahdâniyyet (birlik) ve rubûbiyyetini (ilahlığını) tasdik ve ikrar edip şirke dönmeksizin o ikrarda sâbit olarak muktezâsınca (gereğince) gittiler.
Hazret-i Ebûbekir’e (radıyallâhü anh) bu âyet-i kerîmedeki istikâmeti sorduklarında: “Sözlerinde dosdoğru oldukları gibi fiillerinde de dosdoğru oldular.” buyurdu. Diğer bir rivayette de: “Günah işlemediler, yani onlar putlara tapmaya geri dönmediler” buyurdu.
Hazret-i Ömer (radıyallâhü anh) de bir hutbesinde bu âyet-i kerîmeyi tefsir edip demiştir ki: “Allâh’a itâatte istikâmet yaptılar, tilkiler gibi hîlekârlığa sapmadılar.”
Hazret-i Osman (r.a.): “Amelde ihlâs yaptılar.”
Hazret-i Ali (kerremallâhü veche): “Farzları edâ ettiler.”
Süfyân-ı Sevrî (r.a.): “Söylediklerine muvâfık amel ettiler.”
Rebî ibn-i Enes (rah.): “Allâh’tan başkasından yüz çevirdiler.” diye tefsir etmişlerdir.
Süfyan bin Abdullâhi’s-Sekafî (r.a.) de buyurmuştur ki: “Yâ Resûlallah, kendisine yapışacağım bir şeyi bana tavsiyede bulunur musunuz?’ dedim. Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Rabbim Allah de, sonra dosdoğru ol.” Bunun üzerine “Benim, hakkımda en korkacağım şey nedir?” dedim. Resûl-i Ekrem (sallallâhü aleyhi ve sellem) mübarek dilini tutup ‘işte bu’ buyurdular.”
İşte böyle istikâmet sâhiplerinin üzerlerine peyderpey, hem dünyada hem âhirette Allâh’ın elçileri olan melekler inerler ve onlara şöyle derler: Korkmayın, mahzun olmayın ve size va’dolunmuş cennetle müjdelenin.
Hazret-i Ebûbekir’e (radıyallâhü anh) bu âyet-i kerîmedeki istikâmeti sorduklarında: “Sözlerinde dosdoğru oldukları gibi fiillerinde de dosdoğru oldular.” buyurdu. Diğer bir rivayette de: “Günah işlemediler, yani onlar putlara tapmaya geri dönmediler” buyurdu.
Hazret-i Ömer (radıyallâhü anh) de bir hutbesinde bu âyet-i kerîmeyi tefsir edip demiştir ki: “Allâh’a itâatte istikâmet yaptılar, tilkiler gibi hîlekârlığa sapmadılar.”
Hazret-i Osman (r.a.): “Amelde ihlâs yaptılar.”
Hazret-i Ali (kerremallâhü veche): “Farzları edâ ettiler.”
Süfyân-ı Sevrî (r.a.): “Söylediklerine muvâfık amel ettiler.”
Rebî ibn-i Enes (rah.): “Allâh’tan başkasından yüz çevirdiler.” diye tefsir etmişlerdir.
Süfyan bin Abdullâhi’s-Sekafî (r.a.) de buyurmuştur ki: “Yâ Resûlallah, kendisine yapışacağım bir şeyi bana tavsiyede bulunur musunuz?’ dedim. Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Rabbim Allah de, sonra dosdoğru ol.” Bunun üzerine “Benim, hakkımda en korkacağım şey nedir?” dedim. Resûl-i Ekrem (sallallâhü aleyhi ve sellem) mübarek dilini tutup ‘işte bu’ buyurdular.”
İşte böyle istikâmet sâhiplerinin üzerlerine peyderpey, hem dünyada hem âhirette Allâh’ın elçileri olan melekler inerler ve onlara şöyle derler: Korkmayın, mahzun olmayın ve size va’dolunmuş cennetle müjdelenin.
(Elmalılı, Hak Dîni Kur’ân Dili Tefsiri, Fazilet Neşriyat)
Hicrî: 13 Cemaziyelevvel 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder