قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ مِنَ النَّاسِ مَفَاتِيحَ
لِلْخَيْرِ مَغَالِيقَ لِلشَّرِّ، وَإِنَّ مِنَ النَّاسِ مَفَاتِيحَ لِلشَّرِّ
مَغَالِيقَ لِلْخَيْرِ، فَطُوبَى لِمَنْ جَعَلَ اللهُ مَفَاتِيحَ الْخَيْرِ عَلَى
يَدَيْهِ، وَوَيْلٌ لِمَنْ جَعَلَ اللهُ مَفَاتِيحَ الشَّرِّ عَلَى يَدَيْهِ. (ه)
رسول الله أفندمز ( صلى الله عليه وسلم ) بويوردولر ," محقق
إنسانلردان بعضى لرى ، خيرين آناحتارلرى و شرّين كلتلرى در . إنسانلردان بغضى لرى
ده شرين آتاحتارلرى ، خيرين كلتلرى در . الله تعالى نين خيرين آناحتارلرنى ألنده
قلديغى كمسيه مجده لر اولسون . الله تعالى نين شرين آناحتارلرنى ألنده قلديغى
كمسيه ده يازقلر اولسون ."
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdular: “Muhakkak insanlardan bazıları, hayrın anahtarları ve şerrin kilitleridir. İnsanlardan bazıları da şerrin anahtarları, hayrın kilitleridir. Allâhü Teâlâ’nın hayrın anahtarlarını elinde kıldığı kimseye müjdeler olsun. Allâhü Teâlâ’nın şerrin anahtarlarını elinde kıldığı kimseye de yazıklar olsun.”
(S. İbn-i Mâce)
Hicrî: 08 Cemaziyelevvel 1440 Fazilet
Takvimi
İNSANLARA HAYRI ÖĞRETENLERİN FAZÎLETİ
Peygamberimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular:
“Kim insanları hidâyete dâvet ederse, kendisine uyarak dâvet ettiği şeyle amel edenlerin kazandıkları sevâbın bir misli o kişiye verilir. Bu, uyanların sevâbından da bir şey eksiltmez.”
“Kim farz namazları kılar, sonra (kalan vaktinde) insanlara hayrı öğretmek için (bir mecliste) oturursa göklerde azîm (büyük zât) diye anılır.”
“Kim insanları hidâyete dâvet ederse, kendisine uyarak dâvet ettiği şeyle amel edenlerin kazandıkları sevâbın bir misli o kişiye verilir. Bu, uyanların sevâbından da bir şey eksiltmez.”
“Kim farz namazları kılar, sonra (kalan vaktinde) insanlara hayrı öğretmek için (bir mecliste) oturursa göklerde azîm (büyük zât) diye anılır.”
(el-Medhal, İbnü’l-Hâc)
“İsrâîloğullarından iki kişi vardı: Onlardan biri âlim bir zât idi, farz namazları kılıyor, sonra oturup insanlara hayrı öğretiyordu. Diğeri de (âbid bir zât olup) geceleri namaz kılıyor, gündüzleri de oruç tutuyordu. Ashâb-ı Kirâm’dan bazıları: “Bu ikisinden hangisi daha faziletlidir?” diye Peygamberimize (s.a.v.) sordular, şöyle buyurdu: “Sadece farz namazları kılan, sonra da oturup insanlara hayrı öğreten o âlim zâtın, gecelerini namazla, gündüzlerini oruçla geçiren diğer âbid zâta üstünlüğü; benim, sizden mertebece en aşağı olanınıza üstünlüğüm gibidir.” (S. Dârimî)
“Üç kimse vardır ki onların hakkını ancak apaçık münâfık olanlar hafîfe alır: İslam uğrunda saçını sakalını ağartmış kimse. Adâletli idâreci. İnsanlara hayrı öğreten kimse.”
“Muhakkak Allâhü Teâlâ Refîk’dir (kullarına pek lütufkârdır, onlara kolaylık diler, zorluk dilemez. Müsâmahalı davranır, güçleri yetmeyecek şeyi teklif etmez). Kullarından da her işte rıfk ile hareket edeni (insanlara karşı anlayışlı olup onları idâre edeni, sert davranmayanı) sever. İnsanlara hayrı öğreterek onları Hazret-i Allâh’a itâata dâvet eden, huşûlu, halîm, merhametli olanları sever. Gecenin tamamını uyku ile geçirip de Hazret-i Allâh’ı zikretmeyen, kıyâmet günü rûhunun kendisine iâde olunacağı vakti hiç düşünmeyen kalbi kaskatı kesilmiş kimseyi Cenâb-ı Hak sevmez.”
İbn-i Abbâs (radıyallâhü anhümâ) buyurmuşlardır ki: “İnsanlara hayrı öğreten kimseye bütün canlılar; hatta denizdeki balıklar bile istiğfâr ederler.”
“İsrâîloğullarından iki kişi vardı: Onlardan biri âlim bir zât idi, farz namazları kılıyor, sonra oturup insanlara hayrı öğretiyordu. Diğeri de (âbid bir zât olup) geceleri namaz kılıyor, gündüzleri de oruç tutuyordu. Ashâb-ı Kirâm’dan bazıları: “Bu ikisinden hangisi daha faziletlidir?” diye Peygamberimize (s.a.v.) sordular, şöyle buyurdu: “Sadece farz namazları kılan, sonra da oturup insanlara hayrı öğreten o âlim zâtın, gecelerini namazla, gündüzlerini oruçla geçiren diğer âbid zâta üstünlüğü; benim, sizden mertebece en aşağı olanınıza üstünlüğüm gibidir.” (S. Dârimî)
“Üç kimse vardır ki onların hakkını ancak apaçık münâfık olanlar hafîfe alır: İslam uğrunda saçını sakalını ağartmış kimse. Adâletli idâreci. İnsanlara hayrı öğreten kimse.”
“Muhakkak Allâhü Teâlâ Refîk’dir (kullarına pek lütufkârdır, onlara kolaylık diler, zorluk dilemez. Müsâmahalı davranır, güçleri yetmeyecek şeyi teklif etmez). Kullarından da her işte rıfk ile hareket edeni (insanlara karşı anlayışlı olup onları idâre edeni, sert davranmayanı) sever. İnsanlara hayrı öğreterek onları Hazret-i Allâh’a itâata dâvet eden, huşûlu, halîm, merhametli olanları sever. Gecenin tamamını uyku ile geçirip de Hazret-i Allâh’ı zikretmeyen, kıyâmet günü rûhunun kendisine iâde olunacağı vakti hiç düşünmeyen kalbi kaskatı kesilmiş kimseyi Cenâb-ı Hak sevmez.”
İbn-i Abbâs (radıyallâhü anhümâ) buyurmuşlardır ki: “İnsanlara hayrı öğreten kimseye bütün canlılar; hatta denizdeki balıklar bile istiğfâr ederler.”
(ed-Dürrü’l-Mensûr)
Hicrî: 08 Cemaziyelevvel 1440 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder