قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : كُلُّ امْرِئٍ فِي ظِلِّ صَدَقَتِهِ حَتَّى يُقْضَ بَيْنَ النَّاسِ. (الجامع الصغير)
بيغمبر أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : ( قيامت كونونده ) إنسانلر آراسنده حكم وريلنجيه قدار ، هر بر كمسه صدقه سنيك كولكسنده در . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “(Kıyâmet gününde) insanlar arasında hüküm verilinceye kadar, her bir kimse sadakasının gölgesindedir.”
(Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)
Hicrî: 06 Rebiulahir 1444 Fazilet Takvim
SULTAN ORHAN GÂZİ’NİN VAKFİYESİ
Osmanlı sultanları, kendi şahıslarına ait olan mal ve mülklerinden birçok vakıfta bulunmuşlar ve yaptıkları bu vakıflara vakfiyeler yazdırmışlardır. Bu vakfiyelerden en eski olanı Osmanlı Sultanlarının ikincisi olan Orhan Gâzi merhumun Bursa’da yaptırdığı eserlere dair vakfiyesidir ki içerisinde şu ifadeler geçmektedir:
“Bu dünya, neticesi ölüm olan bir imtihan yurdudur. Âdetinin, bir bulut gibi gelip geçmek, serap gibi insanoğlunu aldatmak olduğu muhakkaktır. Hiçbir peygamber, peygamberliği sebebiyle dünyada ebedî kalmadı; hiçbir zalim de, kuvvet ve kudreti sebebiyle dâimî kılınmadı. Kişi, bu hâli düşünerek nasihat almalı, dünya emelini azaltmalı, kendisini ibadet ve taata vermelidir. Bütün vakitlerinde Allâhü Teâlâ’dan hakkıyla korkmalı, etrafında olanları tefekkür ederek kalp gözü ile bakmalı, âhiret azığı hazırlamaya gayret ederek, kıyamet günü için hazırlanmalıdır.
Sultan Orhan Gâzi de, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerîm’inde buyurduğu hesabın şiddetinden ve azâbın büyüklüğünden korkarak sadece kendi tasarrufunda bulunan mal ve akarları vakfetmiştir.
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, “Herkes, (kıyamet gününde) insanlar arasında hüküm verilinceye kadar, sadakasının gölgesindedir.” ve “İnsan öldüğü zaman, onun ameli(nin sevabı) kesilir (yazılmaz). Ancak üç şey hâriçtir: Sadaka-i câriye (vakıf gibi faydası devamlı olan hayır), kendisinden faydalanılan ilim ve kendisine dua eden sâlih evlat.” buyurmuşlardır.
Sultan Orhan Gâzi de yaptığı hayır ile bu iki hadîs-i şerîfte vaad buyurulan İlâhî ihsanları talep ederek Allâhü Teâlâ’nın, rahmetini üzerine yağdırmasını, cennetin ortasını ona mahal kılmasını, büyük mükâfatlar ikram etmesini arzu etmektedir.”
BEYİT:
Altun ile mîzânda bir gelse dahi seng
Sıklette bir olmak ile kıymette bir olmaz. (Kemal Paşazâde)
Altın ile taş aynı ağırlıkta olsa da kıymetleri aynı olmaz.
Hicrî: 06 Rebiulahir 1444 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder