قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : مَنْ هَمَّ بِحَسَنَةٍ فَلَمْ يَعْمَلْهَا كُتِبَتْ لَهُ حَسَنَةٌ. (م)
بيغمبر أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : كيم دينن كوزل كورولن بر شي ( خير وعبادتى ) إشلمي مراد أدر ، فقط إشليه مزسه او كمسه إيجن بر حسنه ( ثواب ) يازيلر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “ Kim dînen güzel görülen bir şeyi (hayır ve ibadeti) işlemeyi murad eder, fakat işleyemezse o kimse için bir hasene (sevap) yazılır.”
(Sahîh-i Müslim)
Hicrî: 21 Rebiulahir 1444 Fazilet Takvim
HAZRET-İ KA‘B BİN ZÜHEYR’İN KASÎDE-İ BÜRDESİ
Ka‘b bin Züheyr (r.a.)’ın, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) huzurunda okuduğu kasidesinin bir kısmının tercümesi şöyledir:
“…Ben, Resûlullâh’a özür dileyerek geldim. Resûlullâh’ın katında mazeretler kabul olunur, bağışlanmak da umulur. İlâhî hidayetle, içi öğütler ve en yüce hakikatlerle dolu Kur’ân-ı Kerîm’i sana indiren Allah hakkı için bana eman ver! Beni rakiplerimin dedikodusu ile hesaba çekme! Hakkımda pek çok söylentiler olmuşsa da ben, pek o kadar suçlu değilimdir. Ben şimdi öyle bir makamda bulunuyorum ki burada gördüğüm ve işittiğim şeyleri bir fil görüp işitseydi, muhakkak titrerdi! Burada beni ancak Allâh’ın izniyle peygamberin affına nail olmaktan başka bir şey kurtaramaz! Ben yüce peygambere karşı hiçbir itirazda bulunmadan, sağ elimi, onun adaletli eline uzatıyorum. Şimdi söz onun sözüdür!… Şüphe yok ki Resûlullah doğru yolu gösteren bir nur, kötülükleri yok etmek için Allâh’ın sıyrılmış keskin, yalın kılıçlarından bir kılıçtır!”
Ka‘b bin Züheyr (r.a.), “Bânet Suâd” kasidesini sonuna kadar okuyup bitirdiği zaman, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), gayet memnun oldu. Sırtındaki bürdesini çıkarıp ona giydirdi. Bürde, Arapça “Hırka” demektir. Bu sebeple bu medhiyeye Kasîde-i Bürde denilir. Ka‘b (r.a.) Hazretleri, ömrü oldukça o hırka-ı saâdet ile iftihar eylemiştir.
Hattâ sonra Hazret-i Muâviye bin Ebû Süfyân (r.a.), on bin dirhem verip onu almak isteyince Hazret-i Ka‘b (r.a.), “Ben, Resûlullâh’ın hırkasını giymek için kimseyi nefsime tercih edemem.” demişti. Lâkin Ka‘b’ın (r.a.) vefatından sonra Hazret-i Muâviye (r.a.) onun vârislerine yirmi bin dirhem gönderip o hırka-i saâdeti almıştır. İşte ondan sonra Resûlullah Efendimizin (s.a.v) bu hırkası, sultanlar arasında haleften selefe intikal etti. Nihayet, Yavuz Sultan Selim Han, Mısır’ı alıp halife olduğu zaman, Mısır’daki mübarek emanetler arasında o da İstanbul’a getirildi. Bugün, İstanbul’da, Topkapı Sarayı’nda muhafaza edilen hırka-i saâdet, bu hırkadır.
Hicrî: 21 Rebiulahir 1444 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder