قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : إِنَّ اللهَ لَيَرْضَى عَنِ الْعَبْدِ أَنْ يَأْكُلَ الْأَكْلَةَ فَيَحْمَدَهُ عَلَيْهَا أَوْ يَشْرَبَ الشَّرْبَةَ فَيَحْمَدَهُ عَلَيْهَا. (م)
رسول الله ( ﷺ ) بيوردولر : محقق الله تعالى ، قلونون بر شى ييب ده اوكا قرشلق كندسنه حمد أتمسندن ويا بر شى إجبده اوكا قرشلق كندسنه حمد أتمسندن راضى اولور . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurdular: “ Muhakkak Allâhü Teâlâ, kulunun bir şey yiyip de ona karşılık kendisine hamdetmesinden veya bir şey içip de ona karşılık kendisine hamdetmesinden râzı olur.”
(Sahîh-i Müslim)
Hicrî: 02 Şevval 1443 Fazilet Takvim
İHSAN EDİLEN NİMETE ŞÜKRETMEK LÂZIMDIR
Müslüman, her işte Allâhü Teâlâ’yı zikretmeli, ona hamdetmeli ve verdiği nimetlere şükretmelidir. Her nimeti yaratan ve rızkımızı veren Cenâb-ı Hakk’a şükrümüzü arz etmek, lüzumlu bir vazifedir. Bu sebeple yemeğe başlarken Besmele çekmeli, yemeğin başında Besmele unutulursa da hatırlandığı zaman “Bismillâhi evvelehû ve âhirahû” denmelidir. Yemeğin sonunda da yemek duası okunmalı, bilmeyenler hiç olmazsa “Elhamdülillâh” diyerek sofradan kalkmalıdır. Yemeği, Allâhü Teâlâ’nın emirlerini yerine getirmeye ve bedenin sağlıklı olmasına niyet ederek yemek lâzımdır.
Yemeğe Besmele-i şerîfe ile başlamak ve bir dua ile bitirmek, Asr-ı Saâdet’ten beri devam edegelen bir sünnettir. Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem yemekten sonra, “Elhamdü lillâhillezî et’amenâ ve sekânâ…” duasını okurlardı. Bu yapılan dua, Allâhü Teâlâ’nın bahşettiği nimetlerin, vücudumuza faydalı olmasını ve yenilen yemek gibi rızıkların tekrar ihsan buyurulmasını niyâz ve temennidir. Bu sûretle Allâhü Teâlâ’ya şükredilmiş olur.
Eskiden beri, aile büyüğü sofrada sesli bir şekilde Besmele çekerek yemeğe başlar. Aile büyüğünün bu hareketi, aile ferdlerinden bu sünnet-i seniyyeyi unutanlar için bir hatırlatma olur, onlar da Besmele ile başlarlar. Yemeğin sonunda da dua edilip, Allâh’a şükredilip kalkılır. Ziyafetler ise uzun bir dua ile sona erdirilirdi.
Dînî vazifelerine bağlı olup her vesile ile Allâhü Teâlâ’nın bahşettiği nimete şükredici olan mütevazı kazanç sahiplerinin kazançlarında günden güne genişlik, maîşetlerinde bereket hâsıl olduğu, dâima görülen ve bilinen bir hakikattir.
Diğer taraftan, elindeki servetin nereden geldiğini, kimin verdiğini hatırlamayan gaflet ehli kimselerin, umulmadık ziyanlarla, muazzam servetlerinin mahvolduğu, yok olduğu da meşhurdur. Bu sebeple Allâhü Teâlâ’nın ihsan buyurduğu her nimet için şükretmek ve bunu terk etmemek lâzımdır.
Hicrî: 02 Şevval 1443 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder