قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : خِيَارُ اُمَّتِى مَنْ دَعَا إِلَى اللهِ وَحَبَّبَ عِبَادَهُ إِلَيْهِ. (كنز)
رسول الله ( ﷺ ) بيوردولر : أمتمن أك خيرليلرى ، اللهه ( اونون ديننه ) دعوت أدن وقللارنى ( عبادت وإطاعتهىسوك أدرك ) اللهه سوديرندر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurdular: “ Ümmetimin en hayırlıları, Allâh’a (onun dinine) davet eden ve kullarını (ibadet ve itâate sevk ederek) Allâh’a sevdirendir.” (Kenzü’l-Ummâl)
Hicrî: 10 Şevval 1443 Fazilet Takvim
ALLÂHÜ TEÂLÂ’YA DAVETİN MERTEBELERİ
Allâhü Teâlâ’ya davetin mertebeleri ve mertebesine göre zahmetleri, çileleri ve yorgunlukları bulunduğunu bildiren Fussılet Sûresi’nin 34, 35 ve 36. âyet-i kerîmeleri şöyle tefsir edilmiştir:
…Hem hasene (güzellik, iyilik), hem de seyyie (günah, kötülük) müsâvî olmaz. Hem hasenenin (güzel huyların, iyi amellerin) tesiri ve mertebeleri muhteliftir; hem de seyyienin (kötülüklerin, kötü huyların) mertebeleri muhteliftir. Mesela kötülüğe karşı kötülükle, iyiliğe karşı kötülük bir olamayacağı gibi, iyiliğe karşı iyilikle, kötülüğe karşı iyilik de bir olmaz. Onun için en güzel olan davete karşı yapılan kötülükler, küfürler, eziyetler de kötülüklerin en kötüsüdür.
Bunun için emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münker ile Allâh’a davet yapılırken, kötülüklerin şiddetlenmesine sebebiyet vermeyerek en güzel şekilde yapılmalı. Yani, bir kötülüğü ortadan kaldırırken -Allâh’a davetin en güzeli olan- sâlih amel işleyerek yapılmalıdır. Sâlih amelin en güzeli de sadece affetmekten, sabretmekten daha güzel olan, kötülüğe karşı iyilik yapmaktır. O sûrette bir de bakarsın ki aranızda düşmanlık bulunan kimse, şefkatli bir dost gibi olmuştur.
Kötülüğü iyilik ile def etmek huyuna en güzel şekilde sahip olanlar ancak sabredenler, sabrı huy edinenlerdir. Çünkü nefsi, intikam hissinden alıkoymak ancak hakîkî sabır ile olur. Ve o sabra ancak rûhî kuvvetlerden, nefsî faziletlerden ve yüksek bir derece ile ilâhî nimetten büyük bir nasibe mazhar olmuş bahtiyar kullar nâil olur.
Şâyet bu sırada Şeytan’dan bir vesvese gelirse ona uymamalı ve şerrinden hemen Allâh’a sığınmalıdır. “Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm” (Kovulmuş şeytandan Allâh’a sığınırım) deyip Allâh’ın korumasını istemelidir. Şüphesiz ki Allâhü Teâlâ, kendisine sığınanı işitir, niyetini ve her hâlini bilir.
Hicrî: 10 Şevval 1443 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder