عَنْ عَبْدِ الرَّحْمٰنِ ابْنِ سَعْدٍ قَالَ خَدِرَتْ رِجْلُ ابْنِ عُمَرَ فَقَالَ لَهُ رَجُلٌ : اُذْكُرْ أَحَبَّ النَّاسِ إِلَيْكَ فَقَالَ: يَا مُحَمَّدُ. (خد)
رسول الله ( ﷺ ) بيوردولر : إبن عمر ، ين ( رضى الله عنه ) آياغى اويوشمشدى . بريسى اونه ، ’’ أك سوديكين إنسانى ذكرت ‘‘ ده دى . اوده : ’’ يا محمد ! صلى الله عليه وسلم ‘‘ ده دى ( وآياغنين اويوشقليغى همن كجوردى ) . "
Abdurrahman bin Sa‘d radıyallâhü anh’den rivâyet olundu. O dedi ki: “ İbn-i Ömer’in (r.a.) ayağı uyuşmuştu. Birisi ona, “En sevdiğin insanı zikret” dedi. O da: “Yâ Muhammed! sallallâhü aleyhi ve sellem” dedi (ve ayağının uyuşukluğu hemen geçiverdi).
(Buhârî, el-Edebü’l-Müfred)
Hicrî: 21 Şevval 1443 Fazilet Takvim
TEBERRÜK
Teberrük; bereketlenmek demektir. Bereket; hissî olsun, manevî olsun, ziyâdelik ve çoğalmak manasına gelir. Bir şeyde Cenâb-ı Hak tarafından gelen hayra ve bunun devam etmesine de denir.
Mübarek; kendisinde hayır ve bereket olan şeydir.
Tebrîk; bereketle dua etmek manasınadır.
Teberrük; bir şey vasıtasıyla Allâhü Teâlâ’dan bereket talep etmektir. Aslında teberrük, bir mekân, eser yahut şahıs ile olsun, bir nevi tevessüldür. Sâlih zâtlarla ve eserleriyle teberrükün manası da onların Allâh indindeki makamları vasıtasıyla hayırda ziyâdelik talep etmek demek olur. Kur’ân-ı Kerîm sûreleriyle, Peygamberimizin (s.a.v.) kabr-i şerîfiyle, onun mübarek saçı, sakalı, elbisesi, hırka ve cübbesi ile sâlihlerin bulundukları mekânlar ile teberrük, birçok hadîs-i şerîf ve selef-i salihinin haberleri ile sabit olan bir husûstur.
Hazret-i Âişe radıyallâhü anhâ vâlidemiz, “Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), nazara (göz değmesine) karşı (bazı dua ve âyetlerin) okunmasını bana emretti.” buyurmuştur.
Hadîs âlimi Hattâbî (rah.) dedi ki “Resûlullah (s.a.v.), ‘Kavâri-i Kur’ân’ diye anılan Âyetü’l-Kürsî gibi esmâ ve sıfât-ı ilâhiyyeyi ve Allâhü Teâlâ’yı zikri ihtivâ eden âyetlerin, takvâ sahibi bir kimse tarafından göz değmesine uğrayan hastalara şifâ için okunmasını tavsiye etmişlerdir. Bu okunma, manevî bir tedavidir…”
Hâlid bin Velîd (r.a.), Yermûk Muhârebesi’nde kaybolan sarığını ısrarla aratıp buldurmasının sebebini şöyle izah etmişti:
“Peygamber Efendimiz (s.a.v.), umre yapıp saçlarını tıraş ettirdiğinde bütün insanlar, saçlarından bir tel olsun alabilmek için yarışıyorlardı. Ben de, Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) mübarek saçlarından alma şerefine nâil oldum ve bu saçı şu sarığımın içine koydum. Bununla girdiğim bütün muharebelerde, Allâhü Teâlâ’nın yardımı ile galip gelmişimdir.”
Hicrî: 21 Şevval 1443 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder