قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ اللهَ لَا يَظْلِمُ مُؤْمِنًا حَسَنَةً يُعْطَى بِهَا فِي الدُّنْيَا وَيُجْزَى بِهَا فِي الْآخِرَةِ. (م)
رسول الله ( ﷺ ) بيوردولر : محقق الله تعالى ، هجبر مؤمنه ، إشلديكى إيلكندن دولاي ( مكافاتسز براقارق ) ظلمتمز . . او إيلك سببيله هم دنياده ديلديكى وريلر وهمده آخرتده مكافاتلانديريلر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “ Muhakkak Allâhü Teâlâ, hiçbir mümine, işlediği iyiliğinden dolayı (mükâfâtsız bırakarak) zulmetmez. O iyilik sebebiyle hem dünyada dilediği verilir ve hem de âhirette mükâfâtlandırılır.”
(Sahîh-i Müslim)
Hicrî: 07 Zilkâde 1442 Fazilet Takvim
HİKMETLİ SÖZLER
Bir vazifeyi en iyi yapanlar, yapmış olduğu vazifenin ehemmiyetini müdrik olanlardır.”
Nefs-i emmâreyle cihâd etmekle memuruz. Onunla güreşip onun sırtını yere getirmeye memuruz. Eğer biz onun sırtını yere getiremezsek o, mutlak sûrette bizim sırtımızı yere getirecektir.
Nefis, merkezi iki kaşının ortasında olmak üzere bütün dimağını; beynini sardıktan sonra insanın bütün vücudunu her zerresine kadar işgal etmiş zulmanî bir mahlûktur.
Nefs-i emmâreyle hiçbir insan, kendi başına cihâd edemez. Bir Mürşid-i Kâmil olmadan, mükemmel ve mükemmil bir zât olmadan nefs-i emmâreyle muharebe etmek, cihâd etmek, onu yenebilmek imkân hâricidir.
Nefis, herkesin istîdâdına göre, çeşit çeşittir. Kimini kibr u gururdan vurur, kimini hırs-u tama‘dan vurur, kimini hevâ ü hevesten vurur. Her mertebedeki insana ayrı sûretten gözükür. Nasıl ki cinnîler muhtelif mahlûklar şeklinde insanlara gözükebilirlerse nefis de her mertebedeki insanla ayrı ayrı… Kâfire ayrı surette vesvese verir, âsîye ayrı surette vesvese verir, ehl-i îmâna ve ehl-i itaate ayrı vesvese verir. Ne yapabilirse kârdır; yani, o insana ne zarar verebilirse kârdır. İmanını elinden alamazsa hiç olmazsa itaatini elinden alır. İtaatini elinden alamazsa, Allâh’a daha çok itaat etmesini önler, az itaat ettirir. Lâyık-ı vechiyle itaat ettirmez. İbadetini önleyemiyorsa ibadetini üstünkörü yaptırır, tam yaptırmaz. Yani nefsin ve şeytanın işi, mümkün olduğu kadar insanı Allâh’ın rızasını kazanmaktan men etmektir. Onun için hiç kimse kendine güvenmesin, hiç kimse bilâ istisnâ. Dâima Allah’tan korkmak lâzımdır. ‘Beyne’l-havfi ve’r-recâ’ (korku ve ümid arasında) olmak mecburiyeti var, nefis ve şeytandan dolayı.
Üç yüz altmış ahlâk-ı hamîde, üç yüz altmış da ahlâk-ı zemîme vardır. Bu üç yüz altmış ahlâk-ı zemîme bikemâlihâ ve temâmihâ nefiste mevcuttur.
Allah son nefese kadar, son nefes dâhil, imandan, Kur’ân’dan ve Allah yolunda hizmetten ayırmasın. (Âmîn)
Hicrî: 07 Zilkâde 1442 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder