قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : رَحِمَ اللهُ رَجُلًا سَمْحًا إِذَا بَاعَ وَإِذَا اشْتَرَى وَإِذَا اقْتَضَى. (خ)
رسول الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ، " صطاركن ، صطن آليركن ، آلاجاغنى إستركن ( و بورجونى أؤدركن ) مسامحه ( قولايلق ) كوسترن كمسيه الله تعالى رحمتى إيله معامله أتسين . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: "Satarken, satın alırken, alacağını isterken (ve borcunu öderken) müsâmaha (kolaylık) gösteren kimseye Allâhü Teâlâ rahmetiyle muâmele etsin.”
(Sahîh-i Buhârî)
Hicrî: 03 Cemâziyelevvel 1442 Fazilet Takvim
HAZRET-İ BİLÂL’İN BORCU -2
Sabahın ilk ışıklarıyla, gitmek üzere davrandım. Tam bu sırada koşarak birisi gelip, “Yâ Bilâl, Resûlullah seni çağırıyor, hemen gel!” dedi.
Hâne-i saâdetlerine gittiğimde dışarıda üzeri dolu dört yük hayvanı gördüm. İzin alıp Resûlullâh’ın huzuruna girdim. Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Müjdeler olsun, muhakkak Allâhü Teâlâ, sana borcunu ödeyecek mal gönderdi” buyurdular. Ben, Allâh’a hamdettim. Sonra “Üzeri yükle dolu dört hayvanın yanından geçtin mi?” buyurdular, “Evet” dedim. “Hayvanlar ve üzerindekiler senindir. Hayvanların üzerinde Fedek reisinin bize hediye ettiği elbiseler ve yiyecekler vardır, onları al ve borcunu öde.” buyurdular.
Ben yükleri indirdim, hayvanları yemledim. Sonra sabah namazı için ezan okudum. Resûlullâh’ın arkasında namazı kıldıktan sonra Cennetü’l-Bakî’a çıktım. Ellerimi kulaklarıma koyup: “Resûlullah’tan alacağı olup da isteyen varsa gelsin!” diye seslendim. Böylece malları satıyor, borçları ödüyordum, nihayet hiç kimsenin Resûlullah’ta (s.a.v.) alacağı kalmadı. Hatta yanımda iki yahut iki buçuk okka fazla mal kaldı.
Sonra mescide gittim, gündüz bir hayli ilerlemişti. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) mescidde tek başına oturuyordu. Selam verdim. “Elindeki mallar, borçları ödedi mi?” buyurdu, “Allah, Resûlullâh’ın üzerindeki bütün borçları ödedi, hiç kalmadı” dedim. “Artan mal oldu mu?” buyurdu, “Evet, iki dinar” dedim. “Beni onlardan kurtarmanın yoluna bak. Sen onlardan beni rahatlatmadıkça âilemden kimsenin yanına girmeyeceğim.” buyurdular.
Yanımıza muhtaç kimse gelmedi. Hatta Peygamberimiz (s.a.v.) sabaha dek mescidde kaldılar. İkinci gün de öyle geçti, ikinci gün akşam olduğunda iki binekli geldi. Ben de varıp kalan malla onları giydirdim ve yedirdim. Yatsıyı kıldıktan sonra beni çağırdılar. “Elinde bir şey kaldı mı?” buyurdu. “Allah, sizi kalan maldan kurtardı.” dedim. Tekbir aldı, yanında o mal varken ölüm yetişmediği için Allâh’a hamdetti. Onu takip ettim, bütün hanımlarına tek tek selâm verdikten sonra geceleyeceği yere gitti.
İşte bana sorduğun, Resûlullâh’ın harcamalarının keyfiyeti bu minval üzere idi.
(Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr)
”Hicrî: 03 Cemâziyelevvel 1442 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder