قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَلَا تَرْكَنُوا اِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللهِ مِنْ اَوْلِيَاءَ ثُمَّ لَا تُنْصَرُونَ. (سورة هود ، ١١٣)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا ) : " ظالملره ده ميلتمين كه : صكره ( اونلره ميلتديكينز إيجن ) سزه آتش دوقونور . سزيك الله دان باشقه ولينز يوقدر ، صكره ياردم كوره مزسنز . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): "Zâlimlere de meyletmeyin ki; sonra (onlara meylettiğiniz için) size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka velîniz yoktur, sonra yardım göremezsiniz.”
(Hûd Sûresi, âyet 113)
”Hicrî: 08 Cemâziyelevvel 1442 Fazilet Takvim
ZÂLİMLERE MEYLETMEKTEN SAKININ!
Zâlim, başkası üzerine saldıran ve onun hakkına tecâvüz eden kimsedir.
Allâhü Teâlâ şöyle buyuruyor (meâlen): “Zâlimlere de meyletmeyin ki; sonra (onlara meylettiğiniz için) size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka veliniz yoktur, sonra yardıma erdirilmezsiniz.” (Hûd Sûresi, âyet 113). Yani onlara îtimad etmeyin veya kalplerinizle çok az bile olsa onlara meyletmeyiniz. Allah’tan başka, sizi ateşten ve azaptan koruyacak hiçbir kimse yoktur. Zulme meylinizden dolayı kimseden yardım da alamazsınız.
Âyet-i kerîmedeki “zâlimlere meyletmeyin” den maksat, hafifçe, az bir şekilde meyletmeğe denir; onları tazîm ve hürmetle anmak gibi. Veya bu “onların söylediklerini dinlemeyin” demektir.
O halde, zâlimlere az bir meyil gösterenin vaziyeti böyle olunca, onlara tamamıyla meyl edenin, sonra da zulmün kendisi ile vasıflananın hâli nice olur?
Belki de bu âyet-i kerîme, zulümden nehyetme ve ona karşı tehdid hakkında tasavvur edilebilecek en beliğ bir ifadedir.
Bazı müfessirler bu âyetin tefsiri hakkında: “Kalbinizle de olsa meyletmeyin, amellerinizle de olsa zâlimlere karışmayın. Onlara yönünüzü dönüp bakmayın.” demişlerdir.
Hikâye olundu ki: Fetvâ verme salâhiyetine sâhib büyük bir âlim, takvâ ehli sâlih bir kişi ile karşılaştı ve âlim ona: “Ben sizi Allah için seviyorum.” dedi. Sâlih kişi de ona dedi ki: “Ama ben sizi sevmiyorum; işittim ki sen cemâatle namaza devam etmiyor, duhâ (kuşluk) gibi nâfile namazları kılmıyormuşsun.” Bu söz üzerine âlim kişi mazeret beyan ederek:
“Ben, Müslümanların mühim işleriyle meşgûlüm, nâfile ibâdete ve cemâate gitmek için vaktim olmuyor” dedi. Sâlih kişi de ona: “O halde sen mahlûka hizmeti, Mevlâna hizmet üzerine tercih etmişsin.” dedi. Âlim çok ağladı ve dedi ki: “Ümid olunur ki Allâhü Teâlâ seni, beni sevmediğinden dolayı mağfiret eder, beni de seni sevdiğimden dolayı mağfiret eder.”
(Hâdimî, Berika)
”Hicrî: 08 Cemâziyelevvel 1442 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder