3 Aralık 2020 Perşembe

MUSÎBETLERE KARŞI SABRIN MÜKÂFÂTI


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ :  يَا أَنَسُ اَلْإِيمَانُ نِصْفَانِ: نِصْفٌ شُكْرٌ وَنِصْفٌ صَبْرٌ. (قضاعى)

رسول الله  أفندمز  ( ﷺ )  بيوردولر  ، "  أى أنس ! ايمان إيكى قسم در : ياريسى شكر ، ياريسى ده صبردر   . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: "Ey Enes! Îman iki kısımdır: Yarısı şükürdür, yarısı da sabırdır.”

(Kuzâî, Şihâbü’l-Ahbâr)

Hicrî:   18    Rebiulahir     1442    Fazilet Takvim

 

MUSÎBETLERE KARŞI SABRIN MÜKÂFÂTI

 

Başına gelen belâ ve musîbetlere tahammül edemeyip, hissettiği ızdırâp sebebiyle sözle veya fiille, bu belâ ve musîbetleri anlatmak, yakınarak şikâyette bulunmak, kalbin âfetlerinden biridir.

Sabır: Sızlanmaktan ve şikâyet etmekten kaçınmaktır. Asıl sabır; rûhun, nefsin arzularına mukâvemet göstermesi ve gâlip gelmesidir. Allâhü Teâlâ, Zümer Sûresi’nin 10. âyet-i kerîmesinde (meâlen): “Ancak sabredenlere mükâfâtları hesapsız verilecektir.” buyurmuştur. Yani sabredenlere mîzân konulmayacağı gibi hesap da sorulmayacaktır.

Nitekim Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Kıyâmet gününde, namaz, sadaka ve hac için mîzan kurulur, onların ecirleri tartılır. Belâya uğrayıp da sabredenler için mîzan kurulmaz, bilakis üzerlerine sevaplar döküldükçe dökülür. Öyle ki, dünyada âfiyet içinde yaşayanlar, belâ ehlinin kazandığı bu faziletten dolayı vücutlarının makaslarla dilim dilim edilmiş olmasını temenni ederler.”

Lokman Sûresi’nin “Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülüğü yasakla. Başına gelen belâya da sabret…” meâlindeki 17. âyet-i kerîmesi bu mânâya işâret etmektedir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadîs-i şerîflerinde: “Muhakkak cennette birtakım köşkler vardır ki onların ne üstlerinden asıldıkları bir yer, ne de altlarından tutan direkler vardır.” buyurdular. “Yâ Resûlallah! Sahipleri onlara nasıl girecekler?” denildi. Buyurdular ki: “Sahipleri o köşklere kuşlar gibi girerler.” Yine: “Yâ Resûlallah,  (o köşkler) kimler içindir?” denildi. “Hastalıklara, acılara ve belâlara maruz kalanlar (ve sabredenler) içindir.” buyurdular.

Kişi derdini anlatırken önce Allâhü Teâlâ’ya hamd eder, sonra haber vermeye başlarsa bu şikâyet olmaz. Ama hamd etmeden, hemen öfke ile anlatmaya başlarsa bu şikâyet sayılır. Zîrâ bir tek kelime ile bazen sevâba nâil olunur, fakat niyet ve kasıtla bazen de bir tek kelime ile günah işlenmiş olur.

Abdullah bin Mübârek (rah.) şöyle dedi: “Musîbet birdir. Kişi sabır göstermez, feryad ederse iki olur; birisi musibetin kendisi, diğeri de musîbetin ecrinin yok olup gitmesidir. İşte asıl musîbet de budur.”

(Hâdimî, Berîka)

Hicrî:   18    Rebiulahir     1442    Fazilet Takvim

 

 

    SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder