قَالَ اللهُ تَعَالَى:... اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللهِ اَتْقٰيكُمْ اِنَّ اللهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ. (سورة الحجرات، ١٣)
الله تعالى شويله بيوردى ( مئآلا ) : " شبهسز سزيك الله نزدنده أك شرفلنز ، أك تقوى نزدر . محقق الله ، هر شىء بيلن ، هر شيدن خبردار اولاندر . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): "Şüphesiz sizin Allah nezdinde en şerefliniz, en takvâlınızdır. Muhakkak Allah, her şeyi bilen, her şeyden haberdâr olandır.”
(Hucurât Sûresi, âyet 13)
Hicrî: 16 Rebiulahir 1442 Fazilet Takvim
ALLÂHÜ TEÂLÂ’NIN KULUNDAN RÂZI OLDUĞUNUN ALÂMETİ
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Kim Allâhü Teâlâ indindeki mertebesini bilmek isterse, Allâhü Teâlâ’nın, kendi yanındaki (kalbindeki) şan ve menzilesine baksın. Şüphesiz kul, Allâhü Teâlâ’yı kendi nefsinden hangi şan ve menzileye çıkarıyorsa, Allâhü Teâlâ da kulunu kendi indinde o mertebeye çıkarır.”
Şu hâlde Allâhü Teâlâ’nın, kulun kalbindeki menzilesi, kulun; Allâhü Teâlâ’yı marifeti (onu bilmesi) ona karşı tazimi, korkusu, onun emirlerine ve yasaklarına karşı hürmet ve riâyeti, hükümlerine kalb-i selim ile ve nefs-i mutmainne üzere vâkıf olması, bedenen, rûhen ve kalben teslimiyeti, işlerindeki tedbirini murâkabe etmesi, devamlı onu zikretmesi, onun nimet ve ihsanlarının kıymetini bilip şükrünü eda etmesi, onun hakkında hüsnü zannı miktarıncadır.
İnsanların bu hususlardaki dereceleri birbirinden farklıdır. Onların nasipleri, zikredilen şu şeylerden aldıkları hazları kadardır. Kimin bu şeylerden nasîbi fazla ise Allâhü Teâlâ indindeki derecesi de o kadar yüksektir. Nasîbi az olanın da derecesi düşük demektir.
İbn-i Atâ’dan (rah.) şöyle naklolundu: “Eğer Allâhü Teâlâ indindeki makâmını, kadrini bilmek istersen, Allâhü Teâlâ’nın seni ne gibi işlerle meşgul ettiğine dikkat et.”
Hulâsa olarak denildi ki: Eğer kul, Allâhü Teâlâ’nın takdirine râzı ise, Allâhü Teâlâ da ondan râzı demektir.
Rivâyete göre Mûsâ Aleyhisselâm dedi ki: “Allâh’ım, öyle bir ameli bana işâret buyur ki, o ameli işlediğim zaman benden râzı olasın!” Allâhü Teâlâ: “Sen ona tahammül edemezsin” buyurdu. Mûsâ Aleyhisselâm, yalvararak secdeye kapandı. Allâhü Teâlâ da ona vahyederek şöyle buyurdu: “Ey Mûsâ! Benim rızam, senin, kazâma (hüküm ve takdirime) râzı olmandadır.”
(Hâdimî, Berîka)
Hicrî: 16 Rebiulahir 1442 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder