Ayeti Kerime meali: “Ey âdemoğulları! Şeytana kulluk etmeyin, o size açık bir düşmandır diye size emretmedim mi?” (Yâsîn Sûresi, âyet 60)
Hicrî: 01 Rebîulahır 1434 •Fazilet Takvim
SULTAN ABDÜLHAMÎD HAN'IN EŞİ MÜŞFİKA HANIM ANLATIYOR: “KADINIM, HAKKINI HELAL ET”
İstanbul, Beşiktaş'ta Serencebey yokuşunu çıktıktan sonra en sonda
sol kolda eski üç katlı, fakat gayet mütevazi bir evde büyük Osmanlı
hânedânının son temsilcilerinden olan Sultan İkinci Abdülhamîd Han'ın
değerli eşi Müşfika Hanım, kızı Ayşe Sultan ile birlikte oturuyorlardı.
Bir hünkârın eşi ve kızı olarak senelerce yaşadıkları bir ömürden sonra,
ânî olarak sıkıntılı ve zaruret dolu bir hayatın en acı hakikatleri
arasına düşmüşlerdi.
Müşfika Hanım, pek değerli eşi Sultan Abdülhamîd Han'a âit çok manalı bir hâtırasını şöyle anlatıyor:
“Bir gün Sultan Abdülhamîd Han rahatsızlanmıştı. Sabahleyin yataktan
kalkmak istediğinde kendisinde kuvvetli bir halsizlik ve kırıklık
hissetmişti. Çoraplarını giyip odadan dışarıya çıkması gerekmişti. Fakat
biraz öne eğilip ayağına çoraplarını dahi geçirecek hali yoktu. Ben
hemen çorapları alıp karyolanın önünde yere çökerek pâdişâhın ayaklarına
çorapları giydirdim. Benim bu içten hareketim ve alâkamdan pek
mütehassıs olan Sultan:
“Kadınım çok zahmet ettin, eksik olma, hakkını helâl et!... dedi. Ben de bu mukabele karşısında cevaben:
“Aman efendimiz! Size karşı hakkımı helâl ettirecek ne yaptım ki? Bu benim vazifemdir, siz müsterih olunuz!... dedim.” Pâdişâh:
“Hayır bir kadının kocasına karşı olan hakları büyüktür. Kadınım, bu
hizmetine mukabil hakkını helâl et!” diyerek sözünü tekrarladı.
Ben ne söyledimse, kocama rahatsızlığı sırasında yaptığım hizmetin
normal hareket olduğunu bir türlü kabul ettiremedim. Sultan tam beş defa
bana:
“Kadınım hakkını helâl et!..” dedi ve ben de bu ısrar karşısında âciz kaldım ve utanarak hakkımı helâl ettiğimi söyledim”.
Hicrî: 01 Rebîulahır 1434 •Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder