İMÂM GAZÂLÎ RAHİMEHULLÂH’IN MEKTUBU

قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : مَنْ شَابَ شَيْبَةً فِي الْإِسْلَامِ فِي سَبِيلِ اللهِ كَانَتْ لَهُ نُورًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ. (ت)

رسول الله أفنديمز ( ﷺ ) بيوردولر : كيميك إسلام ، ده الله يولنده ( قضى ، حج و علم طلبى اوغرونده ) بر تك صاجى بله آغاريرسه ، بو صاج ، قيامت كونونده اونون إيجن نور اولور . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:  “Kimin İslâm’da, Allah yolunda (gazâ, hac ve ilim talebi uğrunda) bir tek saçı bile ağarırsa, bu saç, kıyamet gününde onun için nur olur.”

(Sünen-i Tirmizî)

Hicrî:  05   Cemâziyelâhir    1445  Fazilet Takvim

 

 

İMÂM GAZÂLÎ RAHİMEHULLÂH’IN MEKTUBU

 

İmâm Gazâlî Hazretleri, zâhirî ilimlerin her şubesinde en yüksek mertebeye ulaşmış iken medreseyi bırakıp Bağdat’tan ayrılmıştı. Aradan uzun bir müddet geçtikten sonra Selçuklu Vezîri Nizâmülmülk, kendisine, geri dönmesi için bir mektup gönderdi. İmâm Gazâlî Hazretleri, ona şöyle cevap yazdı:

Ey şan ve şeref sahibi Vezir! Şimdi anlatacağım tasavvufî hakîkatler, hakkında itina gösterilmesi gereken husûslardan olduğu cihetle dikkatle okumanız lâzımdır.

Malumunuz olsun ki şu imtihan yurdu olan dünya içerisinde, birbirinden farklı hâdiseler arasında çalkalanan insanlar, hedefleri ve emelleri itibariyle üç kısma ayrılırlar:

Birinci kısım: Avam tabakasıdır. Bunlar, bütün arzu ve gayretlerini, zeval bulması kesin ve bir hayalden ibaret olan dünyanın süslü ve geçici hazlarına sarf edenlerdir. Şu görünen dünya âleminin arkasında tecellî eden sonsuz nimetlerden mahrum kalmışlardır. Bu sebeple Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bunların gâfil hâllerini şu hadîs-i şerîfleri ile bildirmişlerdir: “Mal ve makam düşkünü bir kimsenin, dînine verdiği zarar, bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun, sürüye verdiği zarardan daha şiddetlidir.”

İkinci kısım: Havâs tabakasıdır ki bunlar, dünyanın fânî ve geçici, âhiretin ise bâkî ve ebedî olduğunu yakînen bilirler. Âhireti, dünya üzerine tercih ederler ve faziletli görürler. Âhiret sermayesi olmak üzere sâlih ameller işleyerek Cenâb-ı Hakk’a karşı vazifelerini yerine getirirler. Bunlar, her ne kadar birinci tabakaya nispetle yüksek dereceye sahip iseler de her cihetle kemâle ermiş olan tasavvuf büyüklerine intisâb etmedikçe kusur ve noksanlıktan kurtulamazlar.

Üçüncü kısım: ‘Havâssu’l-havâs’ unvanına mazhar olan büyüklerdir. Bunlar, rûhen ve bedenen bütün varlıklarıyla Allâhü Teâlâ’ya ve onun rızasına yönelmişlerdir.

Şu hâlde her şeyin yaratıcısı ve tek sahibi olan Cenâb-ı Hakk’a yönelmek gerekirken, bu husûsta gaflet göstermek, akıl işi değildir. Vesselâm.

Hicrî:   05  Cemâziyelâhir   1445  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"