KUDRET-İ İLÂHİYYE: ÖLÜMDEN SONRA DİRİLTMEK -2

قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : " وَاَنَّ السَّاعَةَ اٰتِيَةٌ لَا رَيْبَ ف۪يهَاۙ وَاَنَّ اللّٰهَ يَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ (سورة الجح، ٧)

الله تعالى شويله بيوردى - مئآلا :  و محقق كى قيامت كله جكدر ، اونده هيج شبهه يوقدر . و محقق الله تعالى ، قبرلرده اولانلرى ديريلتب قالديراجقدر . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen:  ... “Ve muhakkak ki kıyamet gelecektir, onda hiç şüphe yoktur. Ve muhakkak Allâhü Teâlâ, kabirlerde olanları diriltip kaldıracaktır.”

(Hac Sûresi, âyet 7)

Hicrî:  05   Cemâziyelevvel    1445  Fazilet Takvim

 

 

KUDRET-İ İLÂHİYYE: ÖLÜMDEN SONRA DİRİLTMEK -2

 

Üzeyr aleyhisselâm’ın bu cevabı üzerine Cenâb-ı Hak buyurdu ki:

“Hayır, yüz sene kaldın. Bu müddet içinde ölmüş bulunuyordun. Şimdi vaktiyle yanında bulunmuş olan yiyecek ve içeceklere dikkat et ki, onlardan hiçbiri bozulmamış, bunlar bu yüz sene içinde oldukları gibi kalmışlardır. Merkebine de bak; o da ne hâle gelmiş, parça parça olan kemikleri, kendisinden nasıl ayrılmış. Seni ecelin geldiği için değil, insanlara bir âyet kılmak için, mahzâ bir ibret için böyle öldürüp dirilttik. Seni, ölümden sonra insanların vücuduna bir delil kıldık. Kemiklere bak, onları nasıl birbirine birleştiriyoruz, hepsini tekrar yerlerine nasıl iade ediyoruz, sonra da onlara et giydiriyoruz, onları yeniden eski haline getiriyoruz, hayata erdiriyoruz. Bu kemikler, parça parça olmuş, kuruyarak etten soyulmuş iken ilâhî kudret ile yeniden eski hâllerini almış ve bu da apaçık görülmüştü.

Vaktaki bu hakikati, yani ölüleri diriltme husûsunu ve Allâhü Teâlâ’nın kemâl-i kudretini, o zat gözleriyle görüp müşahede etti, dedi ki: “Ben bilirim, Allâhü Teâlâ şüphe yok ki her şeye kâdirdir. Binâenaleyh bütün ölüleri yeniden diriltmeye de –âmennâ- muktedirdir. Ölülerin nasıl ihyâ edileceğini düşünmüş olmam, buna kudret-i İlâhiye’nin ziyadesiyle kâfî olduğunu bilmediğimden değildir. Belki bu ihyâ, acaba mukadder midir? Mukadder olunca acaba nasıl bir sûretle vücuda geleceğini merak ettiğimden dolayıdır. Yoksa Cenâb-ı Hakk’ın bu ve bunun gibi nice hârikaları, bedîaları yaratmaya kâdir olduğu şüphesizdir.”

Velhâsıl, o zât da yeniden hayat bulunca üç hârikulâdeyi; hem kendisinin, hem kemiklerin yeniden hayat bulduğunu görmüş, hem de yurdunun yeniden canlandığını müşahede eylemişti. Cenâb-ı Hakk’ın daha böyle nice hârikulâdeleri vücuda getirdiği ve getirmekte olduğu şüphesizdir. İşte bu âyet-i kerîmede onlardan birisini bizlere böylece bildirmektedir.

Hicrî:   05  Cemâziyelevvel   1445  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"