قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى : اِنَّ اللّٰهَ لَا يَظْلِمُ النَّاسَ شَيْـًٔا وَلٰكِنَّ النَّاسَ اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ. (سورة يونس،٤٤)
الله تعالى شويله بيوردى - مئآلا : شبهه يوق كى الله تعالى ، إنسانلره هجبر شى إيله ظلمتمز . ولاكن إنسانلر ، كندى نفسلرينه ظلمدرلر . "
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen: ... “Şüphe yok ki Allâhü Teâlâ, insanlara hiçbir şey ile zulmetmez. Velâkin insanlar, kendi nefislerine zulmederler.”
(Yûnus Sûresi, âyet 44)
Hicrî: 23 Rebîulevvel 1445 Fazilet Takvim
DİNİMİZE GÖRE MİRAS TAKSİMİNDEKİ ADÂLET -2
Geçim masrafları erkeğe yüklenirken pay taksiminde kadına fazla veya müsâvî miktar verilmesi hem iktisat kaidesine, hem de adalet ve hakka muhalif bir zulüm olur. Asıl o zaman, hukûkî müsâvât esası ihlâl edilmiş olur.
İslâm dininde kadının, aldığı hisse ile hiçbir kimseye bakmak ve nafakasını karşılamak gibi bir mükellefiyeti yoktur. İsteğine göre harcayabilir ve ihtiyaçlarında kullanabilir. Aldığı hisseyi bekleterek ve değerlendirerek artırabilir. Ayrıca evlendiği zaman zevcinden mehir de alacaktır. Erkek ise başta hanımına, çocuklarına, anne ve babasından hayatta kalana, muhtaç olmaları hâlinde kardeşlerine bakmak ve onların nafakalarını karşılamak ile mükellef tutulmuştur. Bu cihetten bakıldığında erkeğin mükellefiyeti fazladır; onun için hissesi de ona göredir. Kadının ise mükellefiyeti az ve hissesi ona göredir.
Cenâb-ı Hakk’ın koymuş olduğu ve miktarlarını bizzât tayin buyurduğu bu usûl, adalet ve müsâvât düsturlarının ince ve güzel bir tatbikini sağlamaktadır. Kadınların menfaati ve ihtiyaçlarına nazarla nafakalarındaki (aldıkları hisselerdeki) fark, mükellefiyetlerinin muâdili olmak üzere böyle bir hukûkî ve iktisâdî dengeyi temin etmektedir. Bir manada, ‘Mevlâmızın kendi malı olup da kullarına verdiği o mal, kulun vefatından sonra, hakîkî sahibi ve mâliki olan Allâhü Teâlâ’nın tasarrufuna geçer. Allâhü Teâlâ da bu malı, vefat eden kimsenin yakınları arasında kendi ilâhî tensibine göre (dilediklerine dilediği) miktarlarda verir.
İdrâk ve iz’ân sahibi ve ehl-i insaf olan Müslüman erkek ve hanımlar, bu husûsu bu cihetler ile düşündüğünde, İslâm hukukunda gözetilmiş olan adaletin inceliklerinde hiç şüphe etmeyeceklerdir.
Hulâsa verâset, malın intikal yollarından birisi olup vâris olan kişi, Mevlamızın hak olarak tensib ve takdir buyurduğu bu mala mâlik olur. Bir kimsenin kendisine ait olmayan bir maldan, sahibinin izni olmaksızın istifade etmesi câiz olmadığı gibi mirastan da hakkı olmayan malı yemesi haramdır. Haram yiyenin ise ameli de duası da makbul olmaz.
(Cenaze Ahkâmı, Iskât ve Devir, Fazilet Neşriyat)
Hicrî: 23 Rebîulevvel 1445 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder