23 Temmuz 2023 Pazar

ZİNA, EN BÜYÜK GÜNAHLARDANDIR


 

قَالَ اللهُ تَعَالَى : وَلَا تَقْرَبُوا الزِّنٰٓى اِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَٓاءَ سَبيلًا. (سورة الإسراء، ۳۲)

الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) :  زنايه ده ياقلاشمايك . شبهسز او ، بك جركندر و نه كوتو بر يولدر . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen Zinaya da yaklaşmayın. Şüphesiz o, pek çirkindir ve ne kötü bir yoldur.”

(İsrâ Sûresi, âyet 32)

Hicrî:  05  Muharrem    1445  Fazilet Takvim

 

 

ZİNA, EN BÜYÜK GÜNAHLARDANDIR

 

Zina rezilliği, en büyük günahlardandır, insaniyet için pek büyük bir lekedir, pek fena bir edepsizliktir. Nitekim İsrâ Sûresi’nin 32. âyet-i kerîmesinde -meâlen-: “Zinaya da yaklaşmayın. Şüphesiz o, pek çirkindir ve ne kötü bir yoldur.” buyurulmuştur.

Bu âyet-i celîlede, sadece zinada bulunmaktan değil, zinaya sebebiyet verecek şeylere tevessül etmekten, şehevî nazarlarla bakmaktan dahi sakındırılmıştır.

Zina, neseplerin zâyi olmasına, aileler arasında hıyanet ve rezilliğin ortaya çıkmasına, cemiyet hayatında iffet ve nezâhetin yok olmasına ve çok defa düşmanlık ve cinayetlerin meydana gelmesine sebebiyet verir.

Zina edepsizliği, nice aileleri mahveder, nice namuslu kimseleri ebediyyen bir mahcubiyet altında bırakır, nice şahsiyetlerin neseplerini şüpheli gösterir. Bu cihetle bir zina hâdisesi, öfke ve düşmanlık neticesi olarak meydana gelen bir katil hâdisesinden daha kötü, daha alçak bir cinayettir.

İşte zina hâdiseleri, bir cemiyet için bu kadar korkunç ve çirkindir.

İnsanın tabiatı, birtakım nefsî arzulara ve bazı günahlara meyillidir. Fakat bu nefsânî meyillere karşı koymalı; nefsin ve şeytanın tuzaklarına düşmemelidir. Ancak en küçük bir günaha mübtelâ olunduğu takdirde  ise derhâl aklını başına toplayıp pişman olup tevbekâr olmak lâzımdır.

Dinimizde, zina eden erkek ve kadın için ağır cezalar vardır. Cenâb-ı Hak, bu cezalar ile insanların nezâhetini, şerefini, hayvanlar derecesine düşmekten muhafazasını temin edecek en kuvvetli bir adalet meydana getirmiştir. Bu cezaların da tesiriyle İslâm ceza hukukunun tatbik edildiği zamanlarda bu tür hâdiseler pek nadir görülmüştür.

Hicrî:   05  Muharrem  1445  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder