6 Temmuz 2023 Perşembe

DİNDE ZORLAMA YOKTUR” NE DEMEKTİR?


 

قَالَ اللهُ تَعَالَى : (لَا اِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَدْ تَبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِنْ بِاللهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَى لَا انْفِصَامَ لَهَا وَاللهُ سَمِيعٌ عَلِيم ) [سورة البقرة آية: ۲٥٦]

الله تعالى شويله بيوردى ( مئالا ) :  دين ( ى قبول ) ده ظورلاما يوقدر . محقق إيمان إيله كفر ، آب آجق ميدانه جقمشدر . او حالده هر كيم طاغوتى ( الله ، دان غيرى ، طابلان شيلرى ) إنكار أديب اللهه إيمان أدرسه ألبتده أك صاغلام بر قلب طوطمش اولوركى اونون إيجين قوبمق يوقدر . و الله تعالى ( هر شئ ) إشيتن و بيلندر . "

Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen Din(i kabul)de zorlama yoktur. Muhakkak iman ile küfür, apaçık meydana çıkmıştır. O hâlde her kim tağutu (Allah’tan gayrı, tapılan şeyleri) inkâr edip Allâh’a iman ederse elbette en sağlam bir kulp tutmuş olur ki onun için kopmak yoktur. Ve Allâhü Teâlâ (her şeyi) işiten ve bilendir.”

(Bakara Sûresi, âyet 256)

Hicrî:  18  Zilhicce    1444  Fazilet Takvim

 

“DİNDE ZORLAMA YOKTUR” NE DEMEKTİR?

 

İkrah (zorlama); bir şahsa, hoşlanmadığı, rızası ile kabul etmediği bir şeyi cebren, fiilen bir tehdit ile kabul ettirmektir.

Bakara Sûresi’nin 256. âyet-i kerîmesi, İslâmiyet’i kabul için onun yüksek mâhiyetini düşünmenin kâfî olduğunu, bu husûsta zorlamaya ihtiyaç bulunmadığını bildirmektedir. Bu sebeple İslâmiyet’i kabul etmesi için kimseye zorlama yapılmaz; tebliğ ve teklif edilir. Zira İslâmiyet’in hak din olduğu, imanın, insanı ebedî saadete kavuşturacağı, Cenâb-ı Hakk’ın varlığını gösteren bütün âyetler, deliller ile açıktır. Peygamberlerin beyanlarından ve Cenâb-ı Hakk’ın varlığına bütün kâinatın şehadet etmesinden dolayı hakikat ortaya çıkmıştır. Her akıllı insan, bunu düşünüp tasdik edebilir. Herkes âkıbetini düşünmeli, dinsizlik yüzünden uğrayacağı uhrevî cezayı dikkate almalı, kendi rızasıyla, temiz kanaatiyle İslâm dinini kabul etmelidir.

Müslümanlar, fitnelere meydan vermemek, İslâmiyet’in ulviyetini yaymak ve düşmanların hücumundan İslâm diyarını korumak için harpler yapmışlardır. Müslümanlara mağlûp olan milletler, İslâmiyet’i kabule zorlanmamışlardır. Fakat bunlar, verdikleri ahdi bozarsa veya Müslüman olduktan sonra irtidat eder, başka bir dine girerse cezaya müstehak olurlar. Bu zorlama değil, ahitlerini bozmalarının neticesidir. İslâm dinini kabul eden kimse artık onun icablarını yerine getirmekle mükelleftir. Bu icapları yerine getirmeyenler Allâh’a verdikleri söze hıyanet etmiş olurlar. Dînen ceza görmeleri bundandır. Bir devletin tebeasına giren kimse o devlete vergi vermek, askerlik yapmak gibi birtakım hükümlerle mükelleftir. Bunları yerine getirmediği takdirde kanunen o kimseye ceza verilir. Bu cezaya, zorlama denilmez. Böyle bir ceza; umûmî selâmet namına bir hikmet ve maslahat gereğidir.

İşte dine girenin hükmü de böyledir. Başta çevre baskısı olur, ibadete zorlanır. Sonra kalbinde iman yerleşir. Cenab-ı Hakk’a ibadet ederken severek, kalbi, ruhu ve letaifi ile isteyerek ibadet etmek farklıdır. Cenab-ı Hakk’tan razı olur. Cenab-ı Hakk da ondan razı olur, inşâallah.

Hicrî:   18 Zilhicce  1444  Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder