9 Mart 2022 Çarşamba

EDİLLE-İ ŞER‘İYYE


 

قَالَ عَبْدُ اللهِ بْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ : إِنَّ أَحْسَنَ الْحَدِيثِ كِتَابُ اللهِ وَأَحْسَنَ الْهَدْيِ هَدْيُ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَشَرَّ الْأُمُورِ مُحْدَثَاتُهَا. (خ)

رسول الله  ( ﷺ ) بيوردولر  :  محققكى كلامين ( سوزون ) أك كوزلى ، الله ، يك كتابى ( قرآن كريم ) در . هدايتيك أك كوزلى إيسه محمد صلى الله عليه وسلم ، يك هدايتى در . إشلرين أك شرليسى إيسه صونرادان اورطايا جقان ( بدعت ) در  . "

Abdullah bin Mesûd radıyallâhü anh buyurdular: “Muhakkak ki kelâmın (sözün) en güzeli, Allâh’ın Kitabı (Kur’ân-ı Kerîm)dir. Hidayetin en güzeli ise Muhammed sallallâhü aleyhi ve sellem’in hidayetidir. İşlerin en şerlisi ise sonradan ortaya çıkan (bid’at)lardır.”

(Sahîh-i Buhârî)

Hicrî:  06   Şaban   1443 Fazilet Takvim

 

EDİLLE-İ ŞER‘İYYE

 

Dînî hükümlerin çıkarıldığı ve dayandığı kaynaklara Edille-i Şer‘iyye denilir ki, bunlar da dörttür.

Kitap: Kur’ân-ı Kerîm’dir ki, Peygamber Efendimize (s.a.v.) Allâhü Teâlâ tarafından Cibrîl-i Emîn vâsıtası ile vahyedilmiştir.

Sünnet: Peygamberimiz’in mübarek sözleri, işledikleri fiilleri ve başkaları tarafından yapılan işlerde o işi tasvip mahiyetindeki sükûtlarıdır. Resûlü Ekrem’in mübarek sözlerine “Sünnet-i kavliye”, fiillerine “Sünnet-i fiiliye” denir. Yapıldığını gördüğü meşru bir şeye sükût edip yasak, nehiy veya men buyurmaması da bir “Sünnet-i takrîriye”dir ki, o şeyin câiz olduğuna delâlet eder.

İcmâ-ı ümmet: Bir asırda, Ümmet-i Muhammed’in müctehidlerinin dinde, amelî bir mesele hakkında ittifak etmeleridir.

Kıyâs-ı fukahâ: Bir hâdisenin kitap, sünnet ve icmâ-ı ümmetle sâbit olan hükmünü; aynı illete dayandırarak o hâdisenin tam benzerinde de ictihâd yolu ile izhar etmektir. (Muhtasar İlmihal, Fazilet Neşriyat)

İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri şöyle buyurmuşlardır:

“Her husûsta kendisine katiyen uyulacak ve itimâd edilecek olan iki şey Kitap ve Sünnet’tir. Çünkü bunlar vahiy ile sabit olmuşlardır. Âlimlerin icmâı ve müctehidlerin ictihadı yani kıyas, bu iki asla yani kitap ve sünnete dayanır. -Gerek mutasavvıfların ilim ve apaçık marifetleri, gerek ilham ve keşifleri- şu dört aslın (Kitap, Sünnet, İcmâ ve Kıyas’ın) birisine uygun düşerse o, makbuldür. Uygun değilse makbul değildir. Çünkü manevî hâllerin şerîata uygun olmadığı müddetçe hiçbir kıymeti yoktur. (Mektûbât-ı İmâm-ı Rabbânî, c. 1, m. 217)

Hicrî:  06  Şaban   1443 Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder