قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : يَا أَيُّهَا النَّاسُ تُوبُوا إِلَى اللهِ قَبْلَ أَنْ تَمُوتُوا وَبَادِرُوا بِالْأَعْمَالِ الصَّالِحَةِ قَبْلَ أَنْ تُشْغَلُوا. (هـ)
رسول الله ( ﷺ ) بيوردولر : أى إنسانلر ! أؤلمدن أؤنجه الله تعالى يه ( إشلديكنز كناحلردان دولاي ) توبه أدينز . ( حصطلق وياشلى لق كبى حللر إيله بادتدن ) آلقونولمادان أؤنجه ، صالح عمللرى إشلمكده عجله أدينز . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “ Ey insanlar! Ölmeden önce Allâhü Teâlâ’ya (işlediğiniz günahlardan dolayı) tevbe ediniz. (Hastalık ve yaşlılık gibi haller ile ibadetten) alıkonulmadan önce, sâlih amelleri işlemekte acele ediniz.”
(Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî: 10 Rebiulahir 1443 Fazilet Takvim
TEVBE ETMEKTE ACELE EDİNİZ
Allâhü Teâlâ şöyle buyuruyor (meâlen): “Fakat Allâh’ın kabulünü vaad buyurduğu tevbe, o kimseler içindir ki bir cahillikle bir kabahat yaparlar da sonra çok geçmeden tevbe ederler…” (Nisâ Sûresi, âyet 17)
İbn-i Abbas radıyallâhü anhümâ, “Çok geçmeden” kavlinden murad; hastalıktan ve ölüm döşeğine düşmeden evvel tevbe ederler demektir, buyuruyor. Burada tevbenin en faziletli vaktine işaret buyurulmuştur. İnsan hastalıklara dûçâr olmadan, sıhhatli iken tevbe etmeli, sâlih ameller işlemelidir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de, birçok âyet-i kerîmede tevbe, sâlih ameller ile beraber zikredilmiştir.
Hastalık hâlinde, sıhhatini kaybetmiş, nefsin arzularını yerine getirmeye tâkati kalmamış iken tevbe eden kişi, dünyadan ve hayattan ümidini kesen, bundan dolayı tevbe edip işlediği cürümleri terk etmeye çalışan kişi gibi değil midir? Bu tevbe nerede, günah işlemeye gücü olduğu hâlde Allah korkusundan, ancak ondan sevap ümit eden ve Allâh’a itaatı, ona isyana tercih eden kişinin tevbesi nerede?
Sultanın elinde esir, elleri kelepçeli, ayakları bağlı olan kimseyi düşünün. Sultandan eman istemesinin yegâne sebebi, ölüm korkusudur. Bu kimse sultanın sevgisini ve rızasını kazanamaz. İşte bu, sadece ölüm döşeğinde iken tevbe eden gibidir.
Sıhhati yerinde iken tevbe eden kimse, at binmesiyle, kılıç tutmasıyla meşhur olan bir yiğide benzer ki o, dövüşmeye, sultana karşı gelmeye muktedirdir. Bunlara kâdir iken sultanın huzuruna zelil bir şekilde gelip, eman talep etse, sultanın en has adamlarından biri olur. Zira o, isteyerek ve itaatkâr olarak, ona hizmet için gelmiştir. Lâkin sultanlar sultânı olan Allâhü Teâlâ, cömertlerin en cömerdi, merhametlilerin en merhametlisidir. Bütün mahlûkat, onun önünde esirdir. Kullarından hangisi, azabından eman talep ederse ve eman talebinde samimi ise hangi hâl üzere olursa olsun onu, azabından emin kılar.
Hicrî: 10 Rebiulahir 1443 Fazilet Takvim
SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder