7 Nisan 2021 Çarşamba

ZEKÂT, İSLÂM’IN KÖPRÜSÜDÜR


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:  اَلزَّكَاةُ قَنْطَرَةُ الْإِسْلَامِ. (طس)

رسول الله  ( ﷺ )  بيوردولر  : ’’  زكات ، إسلاميك كوبروسى در . ‘‘

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Zekât, İslâm’ın köprüsüdür.”

 (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat)

Hicrî:   25   Şaban     1442    Fazilet Takvim

 

ZEKÂT, İSLÂM’IN KÖPRÜSÜDÜR

 

Zekât, İslâm’ın bir köprüsü, bir geçididir. Dinin, iman ile temeli atılıp namaz ile direği dikildikten sonra geçilecek mühim bir geçidi vardır. İşte o geçidi geçirecek köprü, zekâttır. Çünkü dünya ve âhirette korunmak için yapılacak olan muhteşem İslâm binasının inşası için birtakım mâlî masraflar vardır ki bunlar mâlî ibadetler ile yapılacaktır ve bunun en zarûrîsi de zekâttır.

Fâtiha Sûresi’nin “(Rabbimiz!) ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız.” meâlindeki 5. âyet-i kerîmesinde buyurulduğu üzere birlik içinde, Allâhü Teâlâ’ya ibadet etmek ve cemaat ile namaz kılabilmek için safları düzenlemek ve o saflarda bir beraberlik hissi ile düzenli bir şekilde bulunmak lâzımdır. Bu his ise, o cemaat içinde, bir günlük yiyecekten mahrum olan bir kimsenin bile kalmamasıyla mümkün olur. Karnı aç olan bir kişi ile tok olan bir kişinin aynı safta, kurşunla kenetlenmiş gibi birbirlerine kardeşlik muhabbeti ile kalben perçinlenmeleri mümkün değildir.

Cemaatin hakîkî bir ibadet birliği içinde olması, fakir ve miskin olanların gözetilmesi ve çalışabileceklerin çalıştırılması ile olur. Bunun için de evvela zekât ve sadaka-i fıtır ile zenginler ve fakirler arasındaki uçurumu kapatarak muhabbeti tesis etmek lâzımdır. Her şeyin hakîkî sahibinin Allâhü Teâlâ olduğunu bildiren bir his ve iman ile bu muhabbetin tesisi büyük bir farîzadır.

Müslüman, elindeki malın hakikatte Allâhü Teâlâ’ya ait olduğunu ve kendisinin de onu, Allâh’ın muhtaç olan kullarına vermeye memur olduğunu idrak ederek “Al kardeşim, bu benim değil, senin hakkındır, bende bir emanettir, ben sana Allâhü Teâlâ’nın gönderdiği şu malı teslim etmeye memur bir dağıtıcıyım.” diyerek vermelidir. Kezâ tevâzu ile fakirin hakkını vererek kalbini okşayacak ve bununla onların mümkün olduğu kadar açıklarını kapatacaktır.

Zekât, bu suretle Müslümanı, insanî bayağılıklardan, ilâhî niyâbete (vekilliğe) geçiren bir köprüdür.

Hicrî:   25   Şaban     1442    Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder