قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: عِظَمُ الْجَزَاءِ مَعَ عِظَمِ الْبَلَاءِ وَإِنَّ اللهَ إِذَا أَحَبَّ قَوْمًا اِبْتَلَاهُمْ. (هـ)
رسول الله ( ﷺ ) بيوردولر : مكافاتك بيوكليكى ، بلانين بيوكليكنه كوره در . محقق الله تعالى ، بر قومى سومك إستديكى زمان ، اونلرى ( بلا وصقنطى لر إيله ) إمتحان أدر . "
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Mükâfâtın büyüklüğü, belânın büyüklüğüne göredir. Muhakkak Allâhü Teâlâ, bir kavmi sevmek istediği zaman, onları (bela ve sıkıntılar ile) imtihan eder.”
(Sünen-i İbn-i Mâce)
Hicrî: 13 Ramazan 1442 Fazilet Takvim
SABRIN KEMÂLİ
Enes bin Mâlik radıyallâhü anh’ten şöyle rivâyet edildi: “Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, (çocuğunun) kabri başında (yüksek sesle) ağlamakta olan bir kadının yanından geçerken o kadına:
‘Ey Allâh’ın kulu kadıncağız! Allah’ın gazabından kork ve sabreyle (bağırarak ağlama)!’ buyurdu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’i o anda tanıyamayan kadın:
‘Haydi benden uzaklaş, benim başıma gelen senin başına gelmedi.’ dedi. Daha sonra kadına ‘Bu zât, Nebî Aleyhisselâm’dır.’ denilince kadın hemen, Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in hâne-i saâdetlerinin kapısına geldi. Peygamber Efendimiz’in kapısının yanında (saray kapılarındaki gibi) kapıcılar, gözcüler bulamadı (hemen huzura girdi) ve ‘Yâ Resûlallah! Sizi tanıyamadım, (beni affediniz)!’ dedi. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.):
‘Sabrın kemâli, musibetin ilk darbesi sırasında (tahammül edebilmek)dir.’ buyurdular.”
Şârih Hattâbî buyurur ki: “Sahibini medhe ve takdire layık kılan sabır, musibetin ansızın bastırdığı sıradaki sabırdır.”
Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’den şöyle rivâyet olundu:
“Bir kulun çocuğu vefat edince Hazret-i Allah meleklerine şöyle buyurur:
‘Kulumun evladının ruhunu aldınız mı?’
‘Aldık yâ Rabbi!’ derler.
Allâhü Teâlâ, ‘Kulumun kalbinin meyvesini aldınız mı?’ diye sual buyurunca, ‘Aldık yâ Rabbi!’ derler.
Cenâb-ı Hak ‘Kulum neler söyledi?’ diye suâl buyurur.
Melekler, ‘Sana hamdetti, ‘İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn (Meâli: Biz her hâlde Allâh’ın kullarıyız ve behemehâl ona dönüp varacağız)’ dedi.’ diye cevap verirler. Bunun üzerine Mevlâmız şöyle buyurur:
Cennette o kulum için bir köşk yapınız ve ona, Hamd köşkü ismini veriniz.”
Hicrî: 13 Ramazan 1442 Fazilet Takvim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder