21 Nisan 2021 Çarşamba

KATI KALPLİ OLMANIN SEBEPLERİ VE İLACI


 

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:  مَنْ لَا يَرْحَمُ لَا يُرْحَمُ. (ق)

رسول الله  ( ﷺ )  بيوردولر  : مرحمت أتمين كمسيه مرحمت اولنماز . "

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz.”

(Müttefekun Aleyh)

Hicrî:   09   Ramazan     1442    Fazilet Takvim

 

KATI KALPLİ OLMANIN SEBEPLERİ VE İLACI

 

Kaba ve katı kalpli olmanın sebepleri şunladır: Yediklerini hazmetmeden hemen uyumak, çok gülmek, dedi-kodu ile çok meşgul olmak, lüzumsuz yere çok konuşmak, zühd ilmini bir kenara bırakarak ilmiyle amel etmemektir.

Katı kalpli olmanın alâmetleri şunlardır: Gözlerin, Allah korkusu ve muhabbet-i ilâhî ile ağlayamaması, yüzün daima asık olması, çok mücadeleci ve mutaassıp olmak, her şeye yalnız dış görünüşü ile bakmak, örf ve âdete göre amel edip şeriata bakmamak, sadaka vermeyi terk etmektir.

Katı kalpli olmanın âfetleri şunlardır: Allâhü Teâlâ’nın rahmet nazarından düşmek ve rahmetinden uzaklaşmak, dünyada ve âhirette rezil ve perişan olmaktır.

Katı kalpli olmanın ilacı ve tedavisi şunlardır: Yetimlerin başını okşamak (hakkını gözetip, onlara güzel muamelede bulunmak), sadaka ibadetini artırmak, fakirlerin (dervişlerin) meclisine katılmak, çok yemekten ve tok olmaktan kaçınmak ve Allâhü Teâlâ’yı zikir ile meşgul olmaktır.

Katı kalpli olmanın zıddı şunlardır: Yufka yürekli ve yumuşak huylu olmak, merhamet, şefkat ve ülfettir.

Denilmiştir ki: “Şiddet, katı kalpli olmanın ve kabalığın neticesidir; rıfk ise şehvet ve gazap kuvvetinin mutedil olmasının neticesidir.” Bu sebeple Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “Ey Âişe! Kime rıfktan bir nasip verilmiş ise, muhakkak ona dünya ve âhiret hayırlarından nasibi verilmiş demektir.”

Münâvî (rah.) bu hadîs-i şerîfin şerhinde şöyle demiştir: “Çünkü rıfkla, dinî ve dünyevî bütün maksatlara nail olunur. Onun kaçırılması ile de o iki maksat elden kaçırılmış olur.” 

İdarecilerin, vaaz ve nasihatte bulunanların kabalıktan uzak, yumuşak ve şefkatle davranmaları ve hitap etmeleri güzeldir. Bir şahıs, ikaz ve nasihati icap eden bir kusur işlerse, topluluk içinde değil tenha bir mahalde nasihat edilmesi, ona saygının ve merhametin işareti kabul edilmiştir. Ebu’d-Derdâ (r.a): “Kardeşini âşikâre ikaz eden, onu utandırmış olur. Gizli ikaz eden ise onun kusurunu ifşa etmemiş olur.” demiştir.

Hicrî:   09   Ramazan     1442    Fazilet Takvim

 

SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARINI GÖRMEK İÇİN TIKLAYINIZ"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder