قَالَ
رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِنَّ اللهَ تَعَالَى يُوصِيكُمْ
بِالنِّسَاءِ خَيرًا فَاِنَّهُنَّ اُمَّهَاتُكُمْ وَبَنَاتُكُمْ وَخَالَاتُكُمْ.
(طب)
رسول
الله أفندمز ( ﷺ ) بيوردولر ،: " شبهه
يوقكى ، الله تعالى قدنلاره قرشى إيلكته بولنمانزى سزلره ( أمير و ) تاوصيه أدر ،
جونكى اونلار ( يك بعضى لرى ) سزيك
آنالرينز ، قزلارينز و تيزلرينزدر ."
Resûlullah Efendimiz
sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Şüphe yok ki, Allâhü Teâlâ kadınlara
karşı iyilikte bulunmanızı sizlere (emir ve) tavsiye eder. Çünkü onlar(ın
bazıları) sizin analarınız, kızlarınız ve teyzelerinizdir.”
(Taberânî,
el-Mu’cemü’l-Kebîr)
Hicrî: 14 Şevval 1441 Fazilet
Takvimi
DÖRT ŞEHİT ANASI: HANSÂ (R.ANHÂ)
Hansâ binti Amr (r.anhâ), Süleym Kabîlesi’nden olup Arapların en bilgili kadınlarındandır. Hicretten önce oğullarıyla beraber Müslüman olmuştur.
Hazret-i Ömer (r.a.) zamanında Kâdisiye Muhârebesi’ne dört evlâdıyla birlikte katılmıştı. Hansâ (r.anhâ), harpten önceki gece çocuklarına şöyle nasîhatta bulunmuştur:
“Ey yavrularım! Muhakkak sizler, kendi isteğinizle Müslüman oldunuz ve yine kendi isteğinizle hicret ettiniz. Kendisinden başka ilâh olmayan Allâh’a yemin ederim ki, siz, aynı babanın ve aynı ananın çocuklarısınız. Ben, babanıza aslâ ihânet etmedim, dayınızı rezil rüsvay eylemedim. Soyunuza aslâ kötü söz söyletmediğim gibi nesebinize de hiç toz kondurmadım.
Muhakkak siz, Allâhü Teâlâ’nın Müslümanlara, kâfirlerle savaşmalarına mukâbil ne büyük sevaplar vaadettiğini iyi biliyorsunuz. Şunu da iyi bilin ki, bâkî olan âhiret yurdu, fânî olan dünya yurdundan daha hayırlıdır.
Allâhü Teâlâ (meâlen): “Ey îmân edenler! Sabredin ve sabırda yarışın da düşmanlarınızı geçin ve cihad için hazır ve râbıtalı bulunun ve Allâhü Teâlâ’dan korkunuz ki felâh bulasınız.” (Âl-i İmrân Sûresi, âyet 200) buyuruyor.
İnşallâh selâmetle yarına eriştiğiniz zaman uyanık ve dört gözle, Allâhü Teâlâ’dan yardım talep ederek düşmanlarınızın karşısına çıkın. Savaşın şiddetlendiğini, kızıştığını gördüğünüz zaman ebedî âhiret yurdunun makâmlarına, nîmetlerine ve kerâmetlerine nâil olmak için en öne atılın ve var gücünüzle harbedin.”
Onlar da annelerinin bu nasîhatlerini dinlediler ve ertesi gün sabah erkenden harb safında yerlerini aldılar.
Harpte dördü de şehit oldu. Çocuklarının şehitlik mertebesine eriştiği haberleri Hansâ (r.anhâ)’ya ulaşınca, o, şöyle duâ etti:
“Onların şehâdetiyle beni şereflendiren Allâhü Teâlâ’ya hamdolsun. Rabbim’den, cennetinde beni onlara kavuşturmasını ümit ederim!”
Hazret-i Ömer (r.a.) zamanında Kâdisiye Muhârebesi’ne dört evlâdıyla birlikte katılmıştı. Hansâ (r.anhâ), harpten önceki gece çocuklarına şöyle nasîhatta bulunmuştur:
“Ey yavrularım! Muhakkak sizler, kendi isteğinizle Müslüman oldunuz ve yine kendi isteğinizle hicret ettiniz. Kendisinden başka ilâh olmayan Allâh’a yemin ederim ki, siz, aynı babanın ve aynı ananın çocuklarısınız. Ben, babanıza aslâ ihânet etmedim, dayınızı rezil rüsvay eylemedim. Soyunuza aslâ kötü söz söyletmediğim gibi nesebinize de hiç toz kondurmadım.
Muhakkak siz, Allâhü Teâlâ’nın Müslümanlara, kâfirlerle savaşmalarına mukâbil ne büyük sevaplar vaadettiğini iyi biliyorsunuz. Şunu da iyi bilin ki, bâkî olan âhiret yurdu, fânî olan dünya yurdundan daha hayırlıdır.
Allâhü Teâlâ (meâlen): “Ey îmân edenler! Sabredin ve sabırda yarışın da düşmanlarınızı geçin ve cihad için hazır ve râbıtalı bulunun ve Allâhü Teâlâ’dan korkunuz ki felâh bulasınız.” (Âl-i İmrân Sûresi, âyet 200) buyuruyor.
İnşallâh selâmetle yarına eriştiğiniz zaman uyanık ve dört gözle, Allâhü Teâlâ’dan yardım talep ederek düşmanlarınızın karşısına çıkın. Savaşın şiddetlendiğini, kızıştığını gördüğünüz zaman ebedî âhiret yurdunun makâmlarına, nîmetlerine ve kerâmetlerine nâil olmak için en öne atılın ve var gücünüzle harbedin.”
Onlar da annelerinin bu nasîhatlerini dinlediler ve ertesi gün sabah erkenden harb safında yerlerini aldılar.
Harpte dördü de şehit oldu. Çocuklarının şehitlik mertebesine eriştiği haberleri Hansâ (r.anhâ)’ya ulaşınca, o, şöyle duâ etti:
“Onların şehâdetiyle beni şereflendiren Allâhü Teâlâ’ya hamdolsun. Rabbim’den, cennetinde beni onlara kavuşturmasını ümit ederim!”
(radıyallâhü anhüm ecmaîn)
Hicrî: 14 Şevval 1441 Fazilet
Takvimi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder